İşte benim çook çook sevdiğim takı askım.Nişanlıyken pandişle birlikte çeyizime aldığım ilk şeylerden biriydi.Nasıl bir tip olduğum buradan belli zaten:)Mağazayı hatırlamıyorum ama inanılmaz ev eşyaları vardı gözüm kalmıştı hepsinde..Bu güzel askı hatunun asaletine bayılıyorum..
Bu bardağı alalı çok olmadı.Görünce gözlerim parıldadı.Çünkü ben muglara bayılırım ve bu konuda çok seçiciyim.Beni yansıtmasını isterim.Harika bir ayakkabıdan daha iyi birşey düşünemiyorum bunun için..Bir şey içerken beni mutlaka gülümsetiyor.
Favori ayakkabımı seçmek çok zordu.Çünkü hepsi benim bebeklerim:)Yine de bu ayakkabıları ayrı tutacağım
En sonda en sevdiğim parfüm..Kokusunu ilk duyduğum anı hatırlıyorum.Arkadaşımla Londrada Oxford da muhtemelen hiçbir şey alamayacağımız kadar pahalı bir mağazada geziyorduk.Dior Pure Poison u yeni çıkarmıştı ve tanıtımı yapılıyordu.Kokusunu duyduğum anda bu benim olmalı dedim ve sonra zar zor öğrenci harçlıkları, cafe kazancıyla filan biriktirip almıştım.Sonra hiç pure poison suz olmadım olamadım.Düğünümde,nişanımda hep benimleydi.Gerçekten bir zehir gibi etkili..
Şimdilik bu kadar ama devam edecek..
Bu yazmadığım günler içinde öyle şeyler oldu ki akıl almaz.İnsan hayatı bir anda ters yüz oluyor.Nasıl o halde olduğunuzu anlamıyorsunuz o derece.Şimdi ben desem biz pandişle baya tartıştık hatta ben tası tarağı topladım ana evine kaçtım hatta yetmedi sıkılmayayım artık başlayayım deyip burada iş buldum desem kaçınız inanır???ama doğru tüm bunlar yaşandı blog ve dostlar.
Evlilik bu tartışma doğasında var ama artık nasıl koyduysa bana duyduklarım cinnet geçirdim sanırsam:)Bizimki dünyadan habersiz hala durumun ciddiyetini kavrayamıyor.Eve gidip giysilerimi toplayınca uyandı biraz sonra telde anlatınca çok kötü oldu.cidden yıpratıcı bir süreçti ikimiz içinde.Çok düşündüm sonra onada anlattım ortada kocamaan bir aşk olunca ve hatalı taraf hatasını anlayınca olay kapanıyor.Kısaca barıştık ve barışmalar çok güzel oluyor blog:)hatta arada küsmek lazım sanırım.
Ne yazık ki olan işime oldu.Evli bir insan kocasına sormadan işe başlar mı başlarsa ne olur diyorsanız bana bakabilirsiniz.Artık öyle kızgındım ki demek ki bu konu hakkında fazla yorum bile yapamadı pandiş.Tabiki Küt diye oradan buraya taşınamayacağımız için işi bıraktım.İngilizce öğretiyordum çocuklara çok zevkliydi çok da alışmıştım hoca olmaya.Yinede devam edebilirim diye düşünüyorum yaşadığımız yerde kısmet bakalım.
Aslında annemle babamla yaşamaya da alışmıştım.Konforlu şey.Herşey hazır önünde.Odamada yerleştim baya baya.Yinede bişey söylemeliyim kocamı çok özledim:)En büyük travmayıda köpeğim yaşayacak nasıl alıştı bana yarın veterinere götüreceğim gözüm arkada gitmek istemiyorum.
Ciddi ciddi bu mevsimde istanbula filan kar yağmış inanamadım duyunca nasıl bir global ısınmadır bu bir günde 20 derece düşüş yaşanır mı canlı vücudu buna dayanır mı??Allah hepimizi korsusun..
Pazartesi hastaneye gideceğim dua edin bir aksilik çıkmasın lütfen.Fena değilim en azzından o illet kanama gitti tamamen ama halsizlik var aşırı.Şu kontrolü bir atlatsam bi daha anca sonbahara görürler yüzümü:)
işte deli dengesiz hatununuzun maceraları bu kadar şimdilik...
Çekilişlerle aram yok pek kazanamıyorum da zaten ama bunlara katılayım dedim.Belki ben kazanmam da sayemde haberi olan biri kazanır.bu da güzel:)
Çekiliş dört dörtlük blogda
Birde bakımlıyım bakımlısın bakımlı blogda böyle süper bir çekiliş var.
iyi şanslar..
Nihayet yağmurlar bitti ne güzel ağaçlar çiçek açtı derken martın kazma kürek yaktırma olayıyla çarpıldık resmen.Amanın bu ne soğuk ya zavallı köpişim bile bütün gün güneş neredeyse oraya gidip yattı gölgelerden kaçtı.Ben yine annemlerleyim.Miacığımın adını sevmediği hastalık Faranjit bir uğradı pir uğradı.Tabi hasta olmaktan sıkılmış ben kuralları eziyorum evde yatamıyorum kaçıyorum filan:)dün mesela bir tahlil için annemi İzmire götürdüm zorla mıçımız dona dona gittik bide illaki Agora AVM ye uğrayalım hazır gelmişken diye tutturdum.
İçeri girince "oh be insan gibi hissettim" dedim.Annem çok güldü lakin doğru:)Alışveriş gibisi yok.Küçük bişey olsada aldığım zaman kendimi özel hissediyorum.Birde baktım Gratis açılmış Agoraya.Amanın o nasıl bir koşuştur gören çöldeyim su buldum sanır öyle bir sevinç öyle bir ışıltı..Tabi en küçük detaya kadar inceledim.8 Martta alınabilecekler listesi yapmaya çalıştım.Dayanamarak 'the balm'dan far aldım.Nasıl bişeyse şimdiden ürünler tükenmiş beğendiğimi bulamadım artık başka birini aldım bende.8 martta Mary lou yu alıcam sanırsam bulabilirsem saat 9 dan itibaren kuyruk olmuş kadınlar olmazsa filan.Tahminimce kadınlar toplaşıp Sephora ,Gratis ve Watsons'ı yağmalayacaklar.O sebepten ezilme tehlikesi geçirmemek için hangi saatte gidilecek iyi düşünülmeli.
Bu arada hayatımda ilk kez kozmetik malzemeleri satan bir kızı sevdim arkadaş bile oldum resmen.Demek ki neymiş önyargı kötü bişeymiş:)Aldığım farı öyle sevdiki nerdeyse hediye edecektim öyle şeker ve içtendi.Darısı diğer mağazaları başına..Bide bu aralar payetli mini eteğe taktım. Kış İndiriminden arıyorum yazın giyicem diye.Böyle bir tuhaflık olamaz.Deli gibi arıyorum aylardır.Taktım mı fena takıyorum.Bir türlü bulamadım istediğim şeyi.Sanırsın tüm yaz o etekle dolaşıcam.Düşünsene öyle hastaneye gidicem filan.Haha aslında neden olmasın bir devrim yaratmış olmazmıyım.Diktiricem kardeş sonuç bu.O eteğin içimde kalmasından iyidir.
Evlilik tuhaf şey böyle bir cenin gibi sanki zamanla organları kemikleri filan oluşuyor, başka bir varlık haline geliyor.Ben öyle hissediyorum yani.Evliliğimizin bir karakteri var mesela kimi çiftler "asla birbirimizden ayrılmadık bir gün bile" der ya bizde tersi birlikte olmaya bayılıyoruz ama son derece özgür tipleriz gidelim ailelerimizle zaman geçirelim,kalalım seviyoruz böyle şeyleri.Biliyoruz ki aileler kıymetli,birlikte geçen her an önemli..Tabi sorunlar elbette oluyor mesela biraz farklı şeyler yapsak isteğindeyim son zamanlarda.Bir yerlere gitsek,değişiklik olsa filan..bakalım:)
Bu 80ler nasıl güzel bir dizi ya..Nasıl samimi,sıcacık,içten.O zamanlar ne güzelmiş insanlar,komşular,ilişkiler..Şu an nasıl bir dünya yaşadığımız farkında mısın blog?Ben 5 yıldır evliyim 2 ev değiştirdim ve hiç komşum olmadı.Bir kişi bile gelip hoşgeldin,bir şeye ihtiyacın var mı demedi.Oysa hep evdeyim öyle çok bekledim ki biri gelir,çağırır,bir yakınlık gösterir diye..Yan komşumu tanımıyorum,esnaf ölü zaten öyle bir kavram kalmadı,marketler var artık.Kimse kimseye güvenemiyor ki..iş arkadaşları desen nasıl kuyu kazılır tek işleri bu.Ne garip ki tek sosyalleşebildiğim derdimi açabildiğim insanlar bu blogda.Çünkü ben onları onlarda beni seçtik.Yakın olduğumuz, benzediğimiz,birbirimizi anldığımız için seçtik yinede keşke görüşüp bir çay içebileceğim,misafir olabileceğim dostlar,komşular olsaydı..
Bazen gerçekten çok yalnızım..Bazen de çok kalabalığım ama hayat her şekliyle güzel..
*İzmirdeki bitmek bilmez Muson yağmurları:)şu an yağmıyor ama her an yeniden başlayacak ve asla bitmeyecek korkusuyla yaşıyorum:)ingiliz yağmurlarına laf ederler bide oysa orada uslu yağar yağmur saygılıdır insanları gibi ,gece başlar sabah en fazla öğlene kadar yağar durur,gök gürültüsü,şimşek filan asla.Buradaysa yer gök birbirine giriyor kardeşim bi uslu ol az bi rahat ver hatta sen git artık mümkünse ya..
*Bir blogger şunu yazmalı,bunu yazmalı,şunu asla yapmamalı,şu puntoda bu renkte yazmalı,bu reklamı almalı bunu almamalı tarzındaki blog dayatmaları.Dünyanın en demokratik ortamında bile demokratik olamayan yurdum insanı nolur bi durun artık ya..Ya bırakın herkes istediği gibi takılsın yada toplaşın bir blog anayasası çıkarın referanduma gidelim kabul olursa anayasa bu uymayanı hapse atarsınız anlaştık mı:)
*Hükümetin 1,2,3 yetmez 4,5,6 olsun şeklindeki çocuk istekleri.Yav sanki cidden leylekler getiriyor bu çocukları burada gayet riskli bir tıbbi süreç var anneye neler oluyor hamilelik esnasında hele doğum vay anam vay.Konuşmak kolay doğurmak zor:)1 çocukluyu insandan saymıyorlar ben 5 yıldır evli ve çocuksuzum T.C vatandaşlığından çıkarılmam an meselesidir arkadaşlar söyliyim:)
*yaya geçitleri..ciddiyim çünkü hiçbir işe yaramıyor.Arabaların durması yayaya yol vermesi gerekirken yayalar bekliyor araba geçiyor araba yoksa yaya geçiyor ee ne anlamı kaldı olmasada olur.Işıkları bile takmayan zihniyet yaya geçidini napsın..!!
*Sinemada nefes almadan patlamış mısır yiyenler.Arkadaşlar sizi duyuyoruz!!sizden başka birşey duymadığımız zamanlar oluyor hatta o derece.Hadi yediniz, güzeldir patlamış mısır ama bir usulü adabı var dimi?yavaş,sakin biraz sessiz lütfen.ŞŞŞ
*atarlanmak ne ya..bir sürü güzel sözcük varken nerden çıktı bu laf ısınamadım bir türlü..
*Bülent Ersoyun kürk muhabbeti..gazete almak gelmiyor içimden her gün o ve kürklü görüntüsü..kadın üşüyormuş,giyecekmiş de biz hergün görmeyelim mümkünse..
Yine abartmışım yazmama olayını..Nedenler malum.Büyük değişiklikler yok açıkçası.Bu kış yok saymak isteyeceğim kışlardan biri oluyor.Kanamaları biliyorsunuz artık geçmeyecek derken en son diş doktoruna gittim.Diş etlerimin kanayabileceğini söyledi ve temizledi o günden sonra çok çok azaldı olay.Geçmek üzere sanırım zaten artık hiç takmıyorum.Bu arada kanım düştü şu aralar onunla meşgulüm demir hapı verdiler demirim düşmüş onu yükseltmeye çalışıyorum.Bunların hepsi bitip normale döndüğümde beynimi de normale getirebilirsem yazın eve girmemeyi planlıyorum.
Cidden kafamda öyle bir yaz planı var ki sürekli denizle iç içe olacağım. Yüzmek,kumsalda yürümek,kendimi özgür hissetmek istiyorum.Hamağımda klasik müzik dinlemek,çiçeklerimle ilgilenmek,köpeğimle oynamak ve bol bol dans etmek istiyorum..hep istiyorum:)tüm ümitlerim yaz üstüne çünkü ben yazın hep daha iyiyim.Yaz kışın kirliliğini yok ediyor gibi geliyor bana.
Bu arada ne yaptın derseniz tabi öylece yatıp hasta olmakla meşgul değildim sadece:)bol bol okudum Selim İleri Bir Denizin Eteklerinde,Hakan Günday Azil,Ferhan Şensoy Oteller Kitabı,Luke Rhinehart Zar adam şu an hatırlayabildiklerim.Ferhan Şensoyu biliyorsunuz ona olan hayranlığım sonsuzlukla eş ,kitaplarınıda hiçbir şeye değişmem Selim İleriyi çok severim Hakan Günday'ı ilk kez okudum ve bayıldım diğer kitapları okunacak.Zar adam da benim tarzımdı ve gayet iyiydi.
Sonra sinemeya gittim Umut ışığım(ki adı ilk cezbetti:),Pi ve Fundementalsı izledim.Pi ye öldüm bittim,Umut ışığım çok iyi bir filmdi ve Cem yılmaz da moralimi baya bir toparladı ama hala gidilecek çok film ve kalabalıkta dolaşan bir sürü virüs var.Biraz toparlayıp yine gideceğim inşallah.
Sevgililer gününde pek ekstrem şeyler yapamadık açıkçası annem bizdeydi bana bakmakla meşgul şu aralar.Kocişimde sevgililer gününde elinde kocaman bişey ve çok güzel bir çiçek aranjmanıyla geldi.O kocaman şey reflü yastığıymış.Bakarmısınız hediyenin güzelliğine:):)artık 50 yaşında birbirimize nasıl hediyeler veririz bilemiyorum.Ama cidden romantik bir hediyeydi çünkü ben yatakta yatamıyordum çok çok yüksek yastık istiyordum reflü yüzünden ve koltukta kol kısmının üstüne yastıklar koyup uyuyordum.Reflü yastığıyla artık yatağımızda yatabilirsin aşkım dedi.Öyle mutlu oldum ki:)ben çok şanslı bir kadınım aslında.Allah bunca acının yanında bana bir melek verdi ki katlanmak için hem bir nedenim hemde desteğim olsun..Bende öyle pijamalarla durmadım ama kendine gel dedim kendime ve duş aldım giyindim süslendim yine bir sevgililer günü havası kattım olaya tabi:)
Aslında bir sürü şey var yazılacak bir de mimim vardı hatta dur kısaydı yapayım hemen Deep mimledi beni sağolsun:)nasıl okursunuz mimi.Ben her şekilde okurum,her yerde de okurum.Otobüste,arabada,metroda,kumsalda,hamakta aslında insanların yanında hep kitap taşıması ve sürekli okuması gerektiği kanısındayım.Bu bilinç İngilterede daha da yerleşti tek bir kişi bile boşa geçirmez vaktini hep okur bizse saçma sapan insanlara bakma olayına kaptırmayı seviyoruz milletçe.Benim favori okuma stilimse yatarak.Uzuuun süre okuduğum için otururken yoruluyorum haliyle bir süre sonra müsaitse yatarım yani.Bide müzik ,aşırı gürültü istemem mümkünse onun haricinde beni hiçbir şey durduramaz:)
Şimdilik bu kadar bir dahaki ara bu kadar uzamaz inşallah diyorum ve öpüyoruum..
.
Dün gece benim tipik acil servis gecelerimden biriydi.İyiyim endişelenecek bir şey yok ama her kronik hasta gibi arada bir uğruyorum, işim düşüyor acil servise..Deneyimli bir hasta olarak çok şey yaşadım gördüm.Gördüklerimin içinde en kötülerini,en acı çekilen deneyimleri hep sigara içenler yaşadı.Dün gece işittiğim ve tanık olduğum olaydan sonra artık bir yazı yazmam gerektiğini hissettim.
Girişteki görevli kaydımı yaparken ben bir hasta ailesiyle doktorun konuşmasına şahit oldum.Kadıncağız doktora şöyle diyordu "Cuma günü de yüzü morardı, yine pencereye koştu nefes alamadığını söyleyerek ama bir süre sonra toparlandı fakat bugün öyle olmadı..morarmaya başladı ve hızla pencereye koştu perdeleri kopardı pencereyi açtı ve tutmasaydım kendini atacaktı öyle acı çekiyordu bilincini kaybetmiş gibiydi"dedi..Doktor da"Eşinizin o halde acı çekmesi, bilincini kaybetmesi çok normal zaten şu an bilinçsiz durumda ve kanındaki oksijen oranı normalde olması gerekenin yarısı bile değil solunum makinasına bağladık ama bu da yeterli gelmiyor.Sigara içiminden kaynaklı Koah hastalığı..."derken görevli içeri girmemi söyledi ve bu duyduklarımın korkunç etkisiyle içeri girdim.
Kendime dedim ki buradayım ama en azından Allahın bana uygun gördüğü bir hastalık yüzünden birde kendi kendini o hale düşürmek var..o acıları çekerken nefes alamazken,bilincini yitirecek denli korkunç bir duruma girerken birde insanın 'bunu kendime ben yaptım sadece sigarayı bırakmakla buna engel olabilirdim' diye düşünmesi var ki bir insan acı çekmeden,hasta olmadan o hissi anlaması gerçekten zor.Zaten anlayabilseydi herkes,birgün benim başımada gelebilir diye düşünseydi kimse sigara içmezdi sanırım.
Lütfen düşünün iyi düşünün bu bir bağımlılık ve insan beyni tüm bağımlılıklardan kurtulabilecek güce sahip..Seçim sizlerin..Bu satırları okuyan sigara içen yada sevdikleri sigara içen herkesi bu korkunç düşmanla savaşa çağırıyorum.Kendinizi ve sevdiklerinizi o korkunç sondan kurtarın lütfen..Şöyle bir derin nefes alabilmenin hazzı dünyada hiçbir şeye değişilmez peki ya birgün alamayacak hale gelirseniz???