Ne yazık ki bazı anneler şanslıdır bazıları şanssız.Benim annem şanssızlardandı..Henüz 22 yaşındaydı beni dünyaya getirirken,ölümün sınırında bir doğummuş.Ters gelmişim ve her türlü operasyon için çok geçmiş.Bir sürü doktor toplanmış başına ve her zamanki o yılmaz ,inanılmaz güçlü haliyle o gencecik yaşında pes etmemiş verdiği savaşı kazanmış ve beni ters getirmiş dünyaya..ama bu sadece bir başlangıçtı..
Daha çok küçükken rengimdeki tuhaflığı anlamışlar kansızlığım teşhis edilmiş.Aşırı kansız olduğum için o minicik bebek halimle en büyük hastanelerde kan tahlilinden,milimetrik filmlere,kemik iliği almaya kadar herşeyi yapmışlar ve annem dışarıda allahım ne olur lösemi olmasın diye ağlayarak dua etmek zorunda kalmış.Ömrüm boyunca üzerime titredi,sanki olacakları hissetmiş gibi hep korktu hep tetikteydi benim için.Bense her asi ergen gibi onu ittim,üzerime gelmesini istemedim.Birde asiliklerimle savaştı..
Sonrasını az çok biliyorsunuz..Benim annem beni ölüm döşeğinde gördü..Doktorum yapacak birşeyimiz kalmadı dediği an çığlıklarıyla hastane koridorlarını yıktı ama benim yanıma geldiğinde gülümsedi.Tam 25 gün hastanede ayakucumda bir koltukta oturdu.Geceleri hiç uyumadı,nefes sesimi dinledi hala yaşıyor muyum diye..Ümidini hiç yitirmedi,bana hep güç verdi.Ben onun sayesinde bilmedim gerçeği,o an ölümcül durumda olduğumu düşünmedim çünkü "eğer annem böyleyse ayakta durabiliyorsa hala, demek ki o kadar kötü değil herşey" diye düşündüm hep.O öyle durmasaydı,o ayakta olamasaydı savaşı kazanamazdım.Benim annem ben yataktan kalkıp yıkanamadığım için o 25 gün," kızım böyleyse kendini kötü ve farklı hissetmemeli; o yapamıyorsa bende yapmam" deyip banyo bile yapmadı,hastaneden çıkacağımız son günse çok banyo yapmak istediğim için en sevdiğim şampuanları,saç kurutma makinesini getirtip çıkmadan önce beni yıkadı ve işte o zaman artık bende yıkanabilirim dedi..
Sonra defalarca hastanede yattık birlikte ağzını açıp bir kez şikayet etmedi.Baban,kocan dursun deyip tek bir an bile yanımdan ayrılmadı.Ben yorulmayayım,iyileşeyim diye evli olduğum halde tüm evimin işlerini yapmaktan hiç gocunmadı.Kimseye laf söyletmedi.Kendini unuttu,evini bıraktı bana koştu akşam da kardeşimin yanına gitti.Hala süren ve bitmeyecek bu savaştaki en büyük destekcim annem..
Ne yazık ki onu daha mutlu edemedim.Hayallerimde çalışmak,onunla gönlümce gezip eğlenmek,tatile gitmek,onu çok daha rahat ve mutlu görmek vardı ama olmadı.Ne yazık ki onun normal,sağlıklı bir çocuk hayalini gerçek kılamadım.Ona hediye ettiğim tek şey hayatım..ona evlat acısı göstermemiş olmak tek tesellim.İnşallah da göstermem,tüm savaşım bunun için.
Oysa benim annem bugün ona seni daha mutlu etmek isterdim annecim dediğimde bana "sen ve kardeşin benim en büyük mutluluğumsunuz,tekrar hayata gelsem yine sizlerin çocuğum olmanızı isterdim, siz hayat neşemsiniz "diyecek kadar büyük bir kadın,eşsiz bir anne.Her anne vericidir ama benim annem benim için dünyanın en fedakar annesi..
Annecim,sen benim kahramanımsın,iyi ki benim annemsin.Her korktuğumda,ölümü her düşündüğümde beni hayata ve güzelliklere bağlayan sensin.
Seni çok seviyorum tatlı neynam..
6 yorum:
Sen tam bir umut ışığısın..Biricik annene ve sana sevgilerimle..
Anneler.. Bu kadar fedakar işte..
Bir anne olmak çok onur verici bir şey...
Kurgu Roman
çok teşekkürler.
sevgiyle..
Şairin Defteri
Keşke benimde bu duyguyu hissetme olanağım olsa bir gün..dünyanın en eşsiz hissi bence de..
ne güzel anlatmışsın hamaktır, çiçektir, köpektir ohh miss gibi işte tadını çıkarmaya bak.. bırak şimdi ukrayna mukrayna karıştırma bi yaw..
Burcum
haklısın ya neyseki döndü ama aşırıya kaçmadım bu kez kıskançlıkta:)
Yorum Gönder