*İzmirdeki bitmek bilmez Muson yağmurları:)şu an yağmıyor ama her an yeniden başlayacak ve asla bitmeyecek korkusuyla yaşıyorum:)ingiliz yağmurlarına laf ederler bide oysa orada uslu yağar yağmur saygılıdır insanları gibi ,gece başlar sabah en fazla öğlene kadar yağar durur,gök gürültüsü,şimşek filan asla.Buradaysa yer gök birbirine giriyor kardeşim bi uslu ol az bi rahat ver hatta sen git artık mümkünse ya..
*Bir blogger şunu yazmalı,bunu yazmalı,şunu asla yapmamalı,şu puntoda bu renkte yazmalı,bu reklamı almalı bunu almamalı tarzındaki blog dayatmaları.Dünyanın en demokratik ortamında bile demokratik olamayan yurdum insanı nolur bi durun artık ya..Ya bırakın herkes istediği gibi takılsın yada toplaşın bir blog anayasası çıkarın referanduma gidelim kabul olursa anayasa bu uymayanı hapse atarsınız anlaştık mı:)
*Hükümetin 1,2,3 yetmez 4,5,6 olsun şeklindeki çocuk istekleri.Yav sanki cidden leylekler getiriyor bu çocukları burada gayet riskli bir tıbbi süreç var anneye neler oluyor hamilelik esnasında hele doğum vay anam vay.Konuşmak kolay doğurmak zor:)1 çocukluyu insandan saymıyorlar ben 5 yıldır evli ve çocuksuzum T.C vatandaşlığından çıkarılmam an meselesidir arkadaşlar söyliyim:)
*yaya geçitleri..ciddiyim çünkü hiçbir işe yaramıyor.Arabaların durması yayaya yol vermesi gerekirken yayalar bekliyor araba geçiyor araba yoksa yaya geçiyor ee ne anlamı kaldı olmasada olur.Işıkları bile takmayan zihniyet yaya geçidini napsın..!!
*Sinemada nefes almadan patlamış mısır yiyenler.Arkadaşlar sizi duyuyoruz!!sizden başka birşey duymadığımız zamanlar oluyor hatta o derece.Hadi yediniz, güzeldir patlamış mısır ama bir usulü adabı var dimi?yavaş,sakin biraz sessiz lütfen.ŞŞŞ
*atarlanmak ne ya..bir sürü güzel sözcük varken nerden çıktı bu laf ısınamadım bir türlü..
*Bülent Ersoyun kürk muhabbeti..gazete almak gelmiyor içimden her gün o ve kürklü görüntüsü..kadın üşüyormuş,giyecekmiş de biz hergün görmeyelim mümkünse..
25 Şubat 2013 Pazartesi
18 Şubat 2013 Pazartesi
Tembel Blogger
Yine abartmışım yazmama olayını..Nedenler malum.Büyük değişiklikler yok açıkçası.Bu kış yok saymak isteyeceğim kışlardan biri oluyor.Kanamaları biliyorsunuz artık geçmeyecek derken en son diş doktoruna gittim.Diş etlerimin kanayabileceğini söyledi ve temizledi o günden sonra çok çok azaldı olay.Geçmek üzere sanırım zaten artık hiç takmıyorum.Bu arada kanım düştü şu aralar onunla meşgulüm demir hapı verdiler demirim düşmüş onu yükseltmeye çalışıyorum.Bunların hepsi bitip normale döndüğümde beynimi de normale getirebilirsem yazın eve girmemeyi planlıyorum.
Cidden kafamda öyle bir yaz planı var ki sürekli denizle iç içe olacağım. Yüzmek,kumsalda yürümek,kendimi özgür hissetmek istiyorum.Hamağımda klasik müzik dinlemek,çiçeklerimle ilgilenmek,köpeğimle oynamak ve bol bol dans etmek istiyorum..hep istiyorum:)tüm ümitlerim yaz üstüne çünkü ben yazın hep daha iyiyim.Yaz kışın kirliliğini yok ediyor gibi geliyor bana.
Bu arada ne yaptın derseniz tabi öylece yatıp hasta olmakla meşgul değildim sadece:)bol bol okudum Selim İleri Bir Denizin Eteklerinde,Hakan Günday Azil,Ferhan Şensoy Oteller Kitabı,Luke Rhinehart Zar adam şu an hatırlayabildiklerim.Ferhan Şensoyu biliyorsunuz ona olan hayranlığım sonsuzlukla eş ,kitaplarınıda hiçbir şeye değişmem Selim İleriyi çok severim Hakan Günday'ı ilk kez okudum ve bayıldım diğer kitapları okunacak.Zar adam da benim tarzımdı ve gayet iyiydi.
Sonra sinemeya gittim Umut ışığım(ki adı ilk cezbetti:),Pi ve Fundementalsı izledim.Pi ye öldüm bittim,Umut ışığım çok iyi bir filmdi ve Cem yılmaz da moralimi baya bir toparladı ama hala gidilecek çok film ve kalabalıkta dolaşan bir sürü virüs var.Biraz toparlayıp yine gideceğim inşallah.
Sevgililer gününde pek ekstrem şeyler yapamadık açıkçası annem bizdeydi bana bakmakla meşgul şu aralar.Kocişimde sevgililer gününde elinde kocaman bişey ve çok güzel bir çiçek aranjmanıyla geldi.O kocaman şey reflü yastığıymış.Bakarmısınız hediyenin güzelliğine:):)artık 50 yaşında birbirimize nasıl hediyeler veririz bilemiyorum.Ama cidden romantik bir hediyeydi çünkü ben yatakta yatamıyordum çok çok yüksek yastık istiyordum reflü yüzünden ve koltukta kol kısmının üstüne yastıklar koyup uyuyordum.Reflü yastığıyla artık yatağımızda yatabilirsin aşkım dedi.Öyle mutlu oldum ki:)ben çok şanslı bir kadınım aslında.Allah bunca acının yanında bana bir melek verdi ki katlanmak için hem bir nedenim hemde desteğim olsun..Bende öyle pijamalarla durmadım ama kendine gel dedim kendime ve duş aldım giyindim süslendim yine bir sevgililer günü havası kattım olaya tabi:)
Aslında bir sürü şey var yazılacak bir de mimim vardı hatta dur kısaydı yapayım hemen Deep mimledi beni sağolsun:)nasıl okursunuz mimi.Ben her şekilde okurum,her yerde de okurum.Otobüste,arabada,metroda,kumsalda,hamakta aslında insanların yanında hep kitap taşıması ve sürekli okuması gerektiği kanısındayım.Bu bilinç İngilterede daha da yerleşti tek bir kişi bile boşa geçirmez vaktini hep okur bizse saçma sapan insanlara bakma olayına kaptırmayı seviyoruz milletçe.Benim favori okuma stilimse yatarak.Uzuuun süre okuduğum için otururken yoruluyorum haliyle bir süre sonra müsaitse yatarım yani.Bide müzik ,aşırı gürültü istemem mümkünse onun haricinde beni hiçbir şey durduramaz:)
Şimdilik bu kadar bir dahaki ara bu kadar uzamaz inşallah diyorum ve öpüyoruum..
.
Bu arada ne yaptın derseniz tabi öylece yatıp hasta olmakla meşgul değildim sadece:)bol bol okudum Selim İleri Bir Denizin Eteklerinde,Hakan Günday Azil,Ferhan Şensoy Oteller Kitabı,Luke Rhinehart Zar adam şu an hatırlayabildiklerim.Ferhan Şensoyu biliyorsunuz ona olan hayranlığım sonsuzlukla eş ,kitaplarınıda hiçbir şeye değişmem Selim İleriyi çok severim Hakan Günday'ı ilk kez okudum ve bayıldım diğer kitapları okunacak.Zar adam da benim tarzımdı ve gayet iyiydi.
Sonra sinemeya gittim Umut ışığım(ki adı ilk cezbetti:),Pi ve Fundementalsı izledim.Pi ye öldüm bittim,Umut ışığım çok iyi bir filmdi ve Cem yılmaz da moralimi baya bir toparladı ama hala gidilecek çok film ve kalabalıkta dolaşan bir sürü virüs var.Biraz toparlayıp yine gideceğim inşallah.
Aslında bir sürü şey var yazılacak bir de mimim vardı hatta dur kısaydı yapayım hemen Deep mimledi beni sağolsun:)nasıl okursunuz mimi.Ben her şekilde okurum,her yerde de okurum.Otobüste,arabada,metroda,kumsalda,hamakta aslında insanların yanında hep kitap taşıması ve sürekli okuması gerektiği kanısındayım.Bu bilinç İngilterede daha da yerleşti tek bir kişi bile boşa geçirmez vaktini hep okur bizse saçma sapan insanlara bakma olayına kaptırmayı seviyoruz milletçe.Benim favori okuma stilimse yatarak.Uzuuun süre okuduğum için otururken yoruluyorum haliyle bir süre sonra müsaitse yatarım yani.Bide müzik ,aşırı gürültü istemem mümkünse onun haricinde beni hiçbir şey durduramaz:)
Şimdilik bu kadar bir dahaki ara bu kadar uzamaz inşallah diyorum ve öpüyoruum..
.
Sigara ve Koah
Dün gece benim tipik acil servis gecelerimden biriydi.İyiyim endişelenecek bir şey yok ama her kronik hasta gibi arada bir uğruyorum, işim düşüyor acil servise..Deneyimli bir hasta olarak çok şey yaşadım gördüm.Gördüklerimin içinde en kötülerini,en acı çekilen deneyimleri hep sigara içenler yaşadı.Dün gece işittiğim ve tanık olduğum olaydan sonra artık bir yazı yazmam gerektiğini hissettim.
Girişteki görevli kaydımı yaparken ben bir hasta ailesiyle doktorun konuşmasına şahit oldum.Kadıncağız doktora şöyle diyordu "Cuma günü de yüzü morardı, yine pencereye koştu nefes alamadığını söyleyerek ama bir süre sonra toparlandı fakat bugün öyle olmadı..morarmaya başladı ve hızla pencereye koştu perdeleri kopardı pencereyi açtı ve tutmasaydım kendini atacaktı öyle acı çekiyordu bilincini kaybetmiş gibiydi"dedi..Doktor da"Eşinizin o halde acı çekmesi, bilincini kaybetmesi çok normal zaten şu an bilinçsiz durumda ve kanındaki oksijen oranı normalde olması gerekenin yarısı bile değil solunum makinasına bağladık ama bu da yeterli gelmiyor.Sigara içiminden kaynaklı Koah hastalığı..."derken görevli içeri girmemi söyledi ve bu duyduklarımın korkunç etkisiyle içeri girdim.
Kendime dedim ki buradayım ama en azından Allahın bana uygun gördüğü bir hastalık yüzünden birde kendi kendini o hale düşürmek var..o acıları çekerken nefes alamazken,bilincini yitirecek denli korkunç bir duruma girerken birde insanın 'bunu kendime ben yaptım sadece sigarayı bırakmakla buna engel olabilirdim' diye düşünmesi var ki bir insan acı çekmeden,hasta olmadan o hissi anlaması gerçekten zor.Zaten anlayabilseydi herkes,birgün benim başımada gelebilir diye düşünseydi kimse sigara içmezdi sanırım.
Lütfen düşünün iyi düşünün bu bir bağımlılık ve insan beyni tüm bağımlılıklardan kurtulabilecek güce sahip..Seçim sizlerin..Bu satırları okuyan sigara içen yada sevdikleri sigara içen herkesi bu korkunç düşmanla savaşa çağırıyorum.Kendinizi ve sevdiklerinizi o korkunç sondan kurtarın lütfen..Şöyle bir derin nefes alabilmenin hazzı dünyada hiçbir şeye değişilmez peki ya birgün alamayacak hale gelirseniz???
Girişteki görevli kaydımı yaparken ben bir hasta ailesiyle doktorun konuşmasına şahit oldum.Kadıncağız doktora şöyle diyordu "Cuma günü de yüzü morardı, yine pencereye koştu nefes alamadığını söyleyerek ama bir süre sonra toparlandı fakat bugün öyle olmadı..morarmaya başladı ve hızla pencereye koştu perdeleri kopardı pencereyi açtı ve tutmasaydım kendini atacaktı öyle acı çekiyordu bilincini kaybetmiş gibiydi"dedi..Doktor da"Eşinizin o halde acı çekmesi, bilincini kaybetmesi çok normal zaten şu an bilinçsiz durumda ve kanındaki oksijen oranı normalde olması gerekenin yarısı bile değil solunum makinasına bağladık ama bu da yeterli gelmiyor.Sigara içiminden kaynaklı Koah hastalığı..."derken görevli içeri girmemi söyledi ve bu duyduklarımın korkunç etkisiyle içeri girdim.
Kendime dedim ki buradayım ama en azından Allahın bana uygun gördüğü bir hastalık yüzünden birde kendi kendini o hale düşürmek var..o acıları çekerken nefes alamazken,bilincini yitirecek denli korkunç bir duruma girerken birde insanın 'bunu kendime ben yaptım sadece sigarayı bırakmakla buna engel olabilirdim' diye düşünmesi var ki bir insan acı çekmeden,hasta olmadan o hissi anlaması gerçekten zor.Zaten anlayabilseydi herkes,birgün benim başımada gelebilir diye düşünseydi kimse sigara içmezdi sanırım.
Lütfen düşünün iyi düşünün bu bir bağımlılık ve insan beyni tüm bağımlılıklardan kurtulabilecek güce sahip..Seçim sizlerin..Bu satırları okuyan sigara içen yada sevdikleri sigara içen herkesi bu korkunç düşmanla savaşa çağırıyorum.Kendinizi ve sevdiklerinizi o korkunç sondan kurtarın lütfen..Şöyle bir derin nefes alabilmenin hazzı dünyada hiçbir şeye değişilmez peki ya birgün alamayacak hale gelirseniz???
4 Ocak 2013 Cuma
Yılbaşı ve iyiye giden ben:)
Çok geç olmadan bende yılbaşını anlatmak istedim.Tabi uzun süredir yazmamıştım son yazımdan sonra beni merak ettiğinizi biliyorum.Kanamalar ara ara devam ediyor ama nedenini bulduk.Reflüye bağlı özafajit olmuşum yani yemek borum iltihaplanmış artık o kadar kötü bir duruma gelmiş ki kanamaya başlamış..Babam yoğun bakımda yatarken benide zorla aynı hastanedeki gastrocuya götürdüler.Şansa bakın ki benim Dr.Smile onun öğrencisiymiş ve tedavi etmedi diye çok kızdı..ama en çok ben kırıldım,üzüldüm ve hayal kırıklığına uğradım yine yine yeniden... çünkü ona çok güvenmiş ve sevmiştim..Defalarca ters giden bir şey var dedim ciddiye almadı 2 yıl oldu bu reflü belirtileri başlayalı..korkmayın her reflülü böyle olmaz ama ben hassasım bir sürü ilaç alıyorum özelliklede kortizon yüzünden enfeksiyona meyilliyim..neyse daha iyiyim uzun sürecek ama geçecek..
Babam da çok iyi 1 gün yoğun bakımda kaldı birkaç kez yanına girdik o elbiselerle filan onu öyle görmek zordu ama tıkalı damarı açıldı ve kalbine bir stent yerleştirildi.Ana damarı tıkalıymış ve kalbi yeterince beslenemiyormuş; doktor sen bir kalp krizi geçirmişsin dedi.Bir fenalık geçirmişti ama kalp krizi olduğunu düşünememiştik şükür ki doktora zamanında gitti..
Yılbaşını senelerdir dışarıda kutlamak isterim ama kocam herkes içer dağıtır kavga çıkar sana zarar verirlerse ben onları....işte anladınız paranoyaklığa yakın bir tip:)Bu yıl kardeşim eşi ailesi filan davet ettiler dışarda kutlayalım diye yok bizimki kabul etmedi.Sonunda düşündük kaç yıldır birlikteyiz hiç yalnız kalmamışız yılbaşlarında.Kimse kusura bakmasın biz evimizde yemek hazırlayacağız ve kutlamamızı yapacağız dedik.Önceki gün çılgın kalabalıkla beraber alışveriş yaptık bazı mezeler aldık.Tabi ana yemekler benimdi..
Nasıl altından kalkacağım diye korktum başta pandişte işe gitti mantar çorbası,beşamel soslu fırında tavuk,düğün pilavı (kayınvalidem öyle diyor ondan öğrendim) sonra havuçlu meze bide patates püresi yapacaktım.Kipadan da bir sürü meze aldık.Menüye bak iki kişi hatta beni sayma (giderek zayıflayan yemeyen uyuzun tekiyim zaten:)ama olsun yılbaşı sofrası bu zengin durmalıydı.Nasıl koşuştum ya evi düzenle,süsle,yemek yap,masayı hazırla ama pandiş erken geldi allahtan.Yukarıdaki benim ağacım.Her zaman özenmiştim çocukken filan bir kaç senedir benimde var süslemek çok zevkli:)
Pandişle birlikte yemek yaptık.O kadar zevkliydiki..bu kadar uzun süre birlikte mutfakta durmamıştık hiç hele de ikimiz çalışarak.Karıştırma,doğrama gibi işlerde çok iyiydi.Bulaşık makinasını bile yerleştirdi kıyamam..Ortaya çok keyifli bir masa çıktı.Masayı görebilirsiniz yanda( peçeteler yok mumlar yanmıyor daha ama idare edin puanımı düşürmeyin:) işte patates püresine bak ben sürekli patates yediğimden abartmışım olayı:)olsun hepsini annelere getirdik israf olmadı. Sonra ben kendimi süsledim tam bir yılbaşı kadını oldum kırmızılı filan romantik güzel bir yemekti işte..Çok yorulmuşuz hastalıklardan üzülmekten,bide yalnızlığı özlemişiz çok iyi geldi bize o gece..
O baya içti ve Yalan dünyayı izlerken uyudu.Hiç sıkılmadım iyiki de bu sene böyle olmuş dedim.Zaman yaklaştığında da pandiş uyandı birlikte balkona çıktık ve havai fişeklerle birlikte yeni yıla sarılarak girdik..Allah kimseyi sevdiklerinden ayırmasın.Sağlıklı ve huzurlu bir yıl geçiririz inşallah hepimiz..
Babam da çok iyi 1 gün yoğun bakımda kaldı birkaç kez yanına girdik o elbiselerle filan onu öyle görmek zordu ama tıkalı damarı açıldı ve kalbine bir stent yerleştirildi.Ana damarı tıkalıymış ve kalbi yeterince beslenemiyormuş; doktor sen bir kalp krizi geçirmişsin dedi.Bir fenalık geçirmişti ama kalp krizi olduğunu düşünememiştik şükür ki doktora zamanında gitti..
Yılbaşını senelerdir dışarıda kutlamak isterim ama kocam herkes içer dağıtır kavga çıkar sana zarar verirlerse ben onları....işte anladınız paranoyaklığa yakın bir tip:)Bu yıl kardeşim eşi ailesi filan davet ettiler dışarda kutlayalım diye yok bizimki kabul etmedi.Sonunda düşündük kaç yıldır birlikteyiz hiç yalnız kalmamışız yılbaşlarında.Kimse kusura bakmasın biz evimizde yemek hazırlayacağız ve kutlamamızı yapacağız dedik.Önceki gün çılgın kalabalıkla beraber alışveriş yaptık bazı mezeler aldık.Tabi ana yemekler benimdi..
Nasıl altından kalkacağım diye korktum başta pandişte işe gitti mantar çorbası,beşamel soslu fırında tavuk,düğün pilavı (kayınvalidem öyle diyor ondan öğrendim) sonra havuçlu meze bide patates püresi yapacaktım.Kipadan da bir sürü meze aldık.Menüye bak iki kişi hatta beni sayma (giderek zayıflayan yemeyen uyuzun tekiyim zaten:)ama olsun yılbaşı sofrası bu zengin durmalıydı.Nasıl koşuştum ya evi düzenle,süsle,yemek yap,masayı hazırla ama pandiş erken geldi allahtan.Yukarıdaki benim ağacım.Her zaman özenmiştim çocukken filan bir kaç senedir benimde var süslemek çok zevkli:)
Pandişle birlikte yemek yaptık.O kadar zevkliydiki..bu kadar uzun süre birlikte mutfakta durmamıştık hiç hele de ikimiz çalışarak.Karıştırma,doğrama gibi işlerde çok iyiydi.Bulaşık makinasını bile yerleştirdi kıyamam..Ortaya çok keyifli bir masa çıktı.Masayı görebilirsiniz yanda( peçeteler yok mumlar yanmıyor daha ama idare edin puanımı düşürmeyin:) işte patates püresine bak ben sürekli patates yediğimden abartmışım olayı:)olsun hepsini annelere getirdik israf olmadı. Sonra ben kendimi süsledim tam bir yılbaşı kadını oldum kırmızılı filan romantik güzel bir yemekti işte..Çok yorulmuşuz hastalıklardan üzülmekten,bide yalnızlığı özlemişiz çok iyi geldi bize o gece..
5 Aralık 2012 Çarşamba
Kötüyüm ben..
Çok yorgunum..Ne olduğunu bile anlamadan kendimi en dipte bulmaktan yoruldum.Aklımdaki sorulardan,korkulardan,endişelerden çok sıkıldım.Kaçmak,gitmek istiyorum ama insan kendi bedeninden ancak bir şekilde kaçabilir buda benim için bir seçenek olamaz..o bana gelmeden ben ona gidemem..çok savaştım çok uğraştım ben 5.senemdeyim, artık geçsin yada tamam geçmesin geçmeyecek ama en azından geçen yıl olduğu gibi rahat bıraksın beni..
Babam anjiyo olacaktı pazartesi operasyona alınacaktı ki perşembe günü ben uzanmış film izlerken ağzımda bir tat hissettim..tükürdüm ve kandı..o anki korkuyu hayatımda hiçbir zaman hissetmedim.Korkunç olan böyle gidecek olmanın düşüncesiydi kanayarak,aniden,acı çekerek..elbette ağzımdan kan geldiği için varislerimin kanadığını yada mide kanaması geçirdiğimi düşündüm.Kocama sarıldım,annemle babamla vedalaştım.Yolda acile giderken kan kesildi.Sonra tüm gece acilde kaldım monitörlü gözlemde yattım bir süre.Bir sürü yaşlı insan ve ben..Son zamanlarını yaşayan gitmeye hazır insanlar ve üzerimde ponponlu kedicikli kazağımla ben..böyle bir durumda en çok bakışlardan yoruluyor insan.Hissediyorsunuz ki hasta olmayı kimse yakıştırmıyor..hele de bu kadar hasta olmayı..kolunda aletle monitöre bağlı olacak kadar hasta olmayı..hemşireler diş eti kanamasıdır deyip dalga geçtiler önce taki hastalıklarımı duyana kadar..insanların yüzlerinde gördüğüm bu ifade beni şaşırtmıyor ama yoruyor artık..acıma hissi..derin bir acıma..
Doktoruma beni o bölümden çıkarmasını rica ettim.Normal hastaların arasına girdim.Tüm gece uyumadım hiç..müzik dinledim ve bekledim..kanama kesilmişti ama kanım birkaç saatte düştü..şaşırdılar oysa kanamadan değil aslında korkudan düşmüştü.Çünkü benim vücudum korku yada üzüntüyü kaldıramıyor bağışıklık sistemim saldırı kabul ediyor ve kanım düşüyor.
Sabah çıktım acilden..sonra tüm doktorlarıma gittim.Her şey normaldi.Kanım yükseldi.Karaciğerim iyiydi hatta daha da iyiydi.8 gün sonra kanama tekrarladı.Bu kez daha az korktum.KBB ye gittim bir kaynak bulamadılar.Oysa dünde bugünde az az kan geldi yine..ağzımda o tadı hissediyorum tükürüyorum ve kan..
Kan sulandırıcı kullandığım için çok anormal değilmiş vs.vs..Ben bir insanım ya etten kemikten bir insan..Hasta olmam benim herşeyi kabullenebileceğim anlamına gelmiyor ki..ağrı normal,hazımsızlık normal,şu normal,bu normal ama kanamayı hangi insan nasıl normal görebilir ki..genelde doktorlarımın sözlerinden çıkardığım anlam şu "sen yaşıyorsun ya şu an buna şükret fazla kurcalama".
Doktorlar sağlıklı insanları rahat ettirmek için,hasta insanlarıysa yaşatmak için uğraşıyorlar.Hele benim kadar hastaysanız rahat yaşamak kocaman bir rüya sadece.Bazen isyan ediyor insan şu sıralar berbat durumdayım.Düştükçe düşüyorum sanki..Midem de çok kötü.Yemek istemiyorum,yiyemiyorum zaten.Kilo veriyorum gittikçe zayıflıyorum.Kortizonla bu kadar zayıflayabilen tek insan benim sanırım.
Kendimi toparlamaya çalışıyorum hayata sarılsam yapacak dayanacak birşeyler olsa bu kısırdöngüden kurtulabilirmiyim diyorum ama okul bitti diplomamı aldım,iş olmuyor çağırmıyorlar artık ümidimide kesiyorum.Zaten doktorum öyle uzun saatler çalışamazsın bunu sakın düşünme 9 la 4 yada 5 arası çalışacağın çok yorucu olmayan bir iş olmalı dedi de öyle iş nerde benim işim çok yoğun mesai gerektiriyor..
Oysa ben unutmaya başlamıştım herşeyi kendimi toparlamaya ümitlenmeye başlamıştım hayatla ilgili çalışacaktım her şartta eskisi gibi sosyal hayatım olacaktı.Nasıl bir rüya..Zaten kim beni ne yapsın.Doğru düzgün yiyemeyen,içemeyen,çabuk yorulan,ne zaman ne olacağı belli olmayan bir tipim.
Kısaca iyi değilim ben..babam da anjiyoyu erteledi benim yüzünden.Ruhum çok yaralı bedenim de..
Babam anjiyo olacaktı pazartesi operasyona alınacaktı ki perşembe günü ben uzanmış film izlerken ağzımda bir tat hissettim..tükürdüm ve kandı..o anki korkuyu hayatımda hiçbir zaman hissetmedim.Korkunç olan böyle gidecek olmanın düşüncesiydi kanayarak,aniden,acı çekerek..elbette ağzımdan kan geldiği için varislerimin kanadığını yada mide kanaması geçirdiğimi düşündüm.Kocama sarıldım,annemle babamla vedalaştım.Yolda acile giderken kan kesildi.Sonra tüm gece acilde kaldım monitörlü gözlemde yattım bir süre.Bir sürü yaşlı insan ve ben..Son zamanlarını yaşayan gitmeye hazır insanlar ve üzerimde ponponlu kedicikli kazağımla ben..böyle bir durumda en çok bakışlardan yoruluyor insan.Hissediyorsunuz ki hasta olmayı kimse yakıştırmıyor..hele de bu kadar hasta olmayı..kolunda aletle monitöre bağlı olacak kadar hasta olmayı..hemşireler diş eti kanamasıdır deyip dalga geçtiler önce taki hastalıklarımı duyana kadar..insanların yüzlerinde gördüğüm bu ifade beni şaşırtmıyor ama yoruyor artık..acıma hissi..derin bir acıma..
Doktoruma beni o bölümden çıkarmasını rica ettim.Normal hastaların arasına girdim.Tüm gece uyumadım hiç..müzik dinledim ve bekledim..kanama kesilmişti ama kanım birkaç saatte düştü..şaşırdılar oysa kanamadan değil aslında korkudan düşmüştü.Çünkü benim vücudum korku yada üzüntüyü kaldıramıyor bağışıklık sistemim saldırı kabul ediyor ve kanım düşüyor.
Sabah çıktım acilden..sonra tüm doktorlarıma gittim.Her şey normaldi.Kanım yükseldi.Karaciğerim iyiydi hatta daha da iyiydi.8 gün sonra kanama tekrarladı.Bu kez daha az korktum.KBB ye gittim bir kaynak bulamadılar.Oysa dünde bugünde az az kan geldi yine..ağzımda o tadı hissediyorum tükürüyorum ve kan..
Kan sulandırıcı kullandığım için çok anormal değilmiş vs.vs..Ben bir insanım ya etten kemikten bir insan..Hasta olmam benim herşeyi kabullenebileceğim anlamına gelmiyor ki..ağrı normal,hazımsızlık normal,şu normal,bu normal ama kanamayı hangi insan nasıl normal görebilir ki..genelde doktorlarımın sözlerinden çıkardığım anlam şu "sen yaşıyorsun ya şu an buna şükret fazla kurcalama".
Doktorlar sağlıklı insanları rahat ettirmek için,hasta insanlarıysa yaşatmak için uğraşıyorlar.Hele benim kadar hastaysanız rahat yaşamak kocaman bir rüya sadece.Bazen isyan ediyor insan şu sıralar berbat durumdayım.Düştükçe düşüyorum sanki..Midem de çok kötü.Yemek istemiyorum,yiyemiyorum zaten.Kilo veriyorum gittikçe zayıflıyorum.Kortizonla bu kadar zayıflayabilen tek insan benim sanırım.
Kendimi toparlamaya çalışıyorum hayata sarılsam yapacak dayanacak birşeyler olsa bu kısırdöngüden kurtulabilirmiyim diyorum ama okul bitti diplomamı aldım,iş olmuyor çağırmıyorlar artık ümidimide kesiyorum.Zaten doktorum öyle uzun saatler çalışamazsın bunu sakın düşünme 9 la 4 yada 5 arası çalışacağın çok yorucu olmayan bir iş olmalı dedi de öyle iş nerde benim işim çok yoğun mesai gerektiriyor..
Oysa ben unutmaya başlamıştım herşeyi kendimi toparlamaya ümitlenmeye başlamıştım hayatla ilgili çalışacaktım her şartta eskisi gibi sosyal hayatım olacaktı.Nasıl bir rüya..Zaten kim beni ne yapsın.Doğru düzgün yiyemeyen,içemeyen,çabuk yorulan,ne zaman ne olacağı belli olmayan bir tipim.
Kısaca iyi değilim ben..babam da anjiyoyu erteledi benim yüzünden.Ruhum çok yaralı bedenim de..
20 Kasım 2012 Salı
Ne denir ki..
kapılacak bir durum yok zaten.Sadece beklemediğimiz bir durumla karşılaştık,sonrası için endişelendik ama geçti. Artık olumlu düşünceler var yalnızca..
Az çok tahmin edeceğiniz gibi babamın anjiyosundan çok da beklediğimiz gibi bir sonuç gelmedi..Biz de doktoru da içeri girerken bir veya iki damarında anjiyoyla bile açılacak denli küçük daralmalar bekliyorduk.Oysa babamın bir damarı tamamen tıkanmış..Böyle bir durumda da stent yada balonu anjiyoda yapmasına izin vermiştik ama koldan yaptığı için ve farklı aletlere ihtiyaç duyduğu için 15 gün sonra yeniden gelin dedi.Şu anda 1 haftadan az bir zamanımız kaldı..sürekli ilaç kullanıyor o gün belki stent takılacak belki açılacak ama belkide açılamayacak damarı..bu ürkütücü bir düşünce by-pass a ihtiyacı olur mu diye düşündük öyle bir durumda ama şu an için kalbi çok iyi durumda açılmazsa da ilaçla idare edecek..Yine de ben açılacağını umuyorum tüm kalbimle..Anjiyo gecesi yoğun bakımda tutulacak bu kez işte o gece biraz zor geçecek hepimiz için ama biz çok zor geceler atlattık bu da bitecek..
İlk bir kaç gün bizim evde kaldık.Hastane bize çok yakındı.Babam yazlığa gelmek istedi aslında artık yazlık değil çünkü baya burada yaşıyor annemle babam.Şehre gitmiyorlar pek, evi kapattık gibi kardeşimde evlendikten sonra.Yazlığın havası,suyu,yeşilliği,toprağı,köpeğimiz herşey bizimkilere çok iyi geliyor.Elbette tek sorun acil bir durumda sağlık kuruluşlarına biraz uzak kalması o yüzden 2 gün bizde yatırdım babamı.Bir dahakinde 3 gün olacak ve sonra yine yeşile dönüş..
Bu süreçte hayat durdu benim için..tek isteğim babamla olmak ona bakmak ilaçlarını düzenli aldığını görmek ve moralini düzgün tutmak..sağolsun kocişte çok destek her zamanki gibi hep yanımızda birlikte yazlıkta kalıyoruz o alışveriş yapıyor ihtiyaçları karşılıyor,oğulları olarak çoktan kabul ettiler onu:)
İşte durum böyle canlar..tek istediğim dualarınız.Babamla durumumuzla dalga geçer olduk zaten "baba kız tıkalı damarlar derneği kuralım,bir aileye 4 tıkalı damar fazla"filan diye takılıyoruz.Malum bende 3 tane var..Babamda olmayacak ama onunki açılacak.Bir dahaki posta çok güzel haberler vereceğim inşallah.
11 Kasım 2012 Pazar
En yaşlı Bloggerdan sevgilerle..:)
Nolcak benim bu baykuş hallerim ya..ben neydim önceki hayatımda vampirmiydim,yarasamıydım ama kesin gece uyumayan cinsten bişeydim.Ne denirse densin olmuyo işte ancak çalışıp sabahın köründe uyanmam lazım gece uyuyabilmem için yoksa metabolizma bir yolunu bulup hoop sıyırıyor gece uyuma işinden.Dün gece yani sabah 06.30 da uyudum ve sabah yani öğlen saat 15.30 da uyandım ve o saatte kahvaltı yaptım.Valla bak yaptım bunu..doktorlarımın ağzı var konuşuyorlar işte aaa ama gece uyuman lazım böyle olmaz düzenli beslenmen lazım.İyi de arkadaş gece erken yatıyorum yine öğle 12 den önce uyanamıyorum bu kez sana boşu boşuna 12 saat uyku..neyim ben lan uyuyan güzel mi????öfff çalışmam lazım..

Lakin öyle çalışmam lazımla olmuyor.Ben sanıyordum ki işyerleri bana eskisi kadar meraklı iki üniversite bitirmişim,ingilterede dil öğrenmişim ooo havada karada iş bulurum haha.Havanı yesinler.Oturdum mu kıç üstü.Kaç başvuru yaptım birinden ses gelmedi azizim.Adam napsın 33 yaşında 4 yıldır evde oturan insanı.30 yaşını geçtin mi insan değilsin iş verenler için.Emeklilik yaşı gelmiş doğru düzgün çalışmamış diyorlardır benim için bide afedersin biyerini yaya yaya 4 sene yatarken sana kim baktıysa o baksın ,biz çıtır çıtır tam donanımlı ucuza çalışcak onca adam varken seni napalım kart karı da diyorlardır...yok yok kesin diyorlardır.Belki ben olsan ben de derim bilemiyorum...Acaba önyazıya bakın ben valla çok genç gösteriyorum hem ruhum da genç ,üstelik gencecik dotlarım var ahan da işte sorun deyip sizi referans mı göstersem çıtır güzel cankuşlar.
aaaahh çok kompleksliyim olum şu an benim hiçbir yerde yerim yok 15 gün sonra 33 üm.İşverenler beni kabul etmiyor,Melomun magazininde baktım en yaşlı kişisel blog yazarı ben miyim lan???en yaşlısı Bis o da 88 li adamla aramda 8 yaş var.Genç taklidi yapan kartlaşmış bi tipmiyim ben nolcak benim halim.Hastayım da zaten tamam benim bir ayağım çukarda kabullendim artık işim bitti ühhüüü..
öfff neyse hayat monoton dostlar.Düğün bitince boşlukta asılı kaldım resmen.Çok çalıştım biliyosunuz bitti herşey aa bi baktım yapacak bişey yok.Sonra kocişle 2 hafta yazlıkta kaldık annemlerle bayram filan.Geldiğimizde yazdı biz giderken kışa döndü hava:)öyle uzun kalmışız artık.İyi geliyor ama oralar.
Pazartesi babam anjiyo olacak.İnsanın kendisinin hasta olması sevdiklerine bişey olmasından kolaymış..Babam ki hayatında doğru düzgün ilaç kullanmış adam değildir bir hafif astımı vardı o da geçti..Durumu ciddi değil doktorlar öyle söylüyor, allahın izniyle taş gibi girip o küçük darlıkları açtıktan sonra çıkaracaklar babamı hiç şüphem yok..üzülmüyorum aksine erken teşhise seviniyorum.
Bu aralar sık yazasım var.Zaten öyle evde takılan bir yaşlı tipim işte:)arada gelir size nasihat filan veririm bir işe yararım bari.Benim nasihatimi dinlerseniz iflah olmazsınız yalnız..
Lakin öyle çalışmam lazımla olmuyor.Ben sanıyordum ki işyerleri bana eskisi kadar meraklı iki üniversite bitirmişim,ingilterede dil öğrenmişim ooo havada karada iş bulurum haha.Havanı yesinler.Oturdum mu kıç üstü.Kaç başvuru yaptım birinden ses gelmedi azizim.Adam napsın 33 yaşında 4 yıldır evde oturan insanı.30 yaşını geçtin mi insan değilsin iş verenler için.Emeklilik yaşı gelmiş doğru düzgün çalışmamış diyorlardır benim için bide afedersin biyerini yaya yaya 4 sene yatarken sana kim baktıysa o baksın ,biz çıtır çıtır tam donanımlı ucuza çalışcak onca adam varken seni napalım kart karı da diyorlardır...yok yok kesin diyorlardır.Belki ben olsan ben de derim bilemiyorum...Acaba önyazıya bakın ben valla çok genç gösteriyorum hem ruhum da genç ,üstelik gencecik dotlarım var ahan da işte sorun deyip sizi referans mı göstersem çıtır güzel cankuşlar.
aaaahh çok kompleksliyim olum şu an benim hiçbir yerde yerim yok 15 gün sonra 33 üm.İşverenler beni kabul etmiyor,Melomun magazininde baktım en yaşlı kişisel blog yazarı ben miyim lan???en yaşlısı Bis o da 88 li adamla aramda 8 yaş var.Genç taklidi yapan kartlaşmış bi tipmiyim ben nolcak benim halim.Hastayım da zaten tamam benim bir ayağım çukarda kabullendim artık işim bitti ühhüüü..
öfff neyse hayat monoton dostlar.Düğün bitince boşlukta asılı kaldım resmen.Çok çalıştım biliyosunuz bitti herşey aa bi baktım yapacak bişey yok.Sonra kocişle 2 hafta yazlıkta kaldık annemlerle bayram filan.Geldiğimizde yazdı biz giderken kışa döndü hava:)öyle uzun kalmışız artık.İyi geliyor ama oralar.
Pazartesi babam anjiyo olacak.İnsanın kendisinin hasta olması sevdiklerine bişey olmasından kolaymış..Babam ki hayatında doğru düzgün ilaç kullanmış adam değildir bir hafif astımı vardı o da geçti..Durumu ciddi değil doktorlar öyle söylüyor, allahın izniyle taş gibi girip o küçük darlıkları açtıktan sonra çıkaracaklar babamı hiç şüphem yok..üzülmüyorum aksine erken teşhise seviniyorum.
Bu ayakkabının da konuyla hiçbir alakası yoktur bana hayatın güzelliklerini hatırlattığı için koydum:)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)