29 Ekim 2011 Cumartesi

Dönüşüm muhteşem oldu!!

Bu yazı sana değil blog kardeş direk olarak arkadaşım,dostum dediğim (bak mesela şu an hııı benden bahsediyor diyen:) çok sevgili blog izleyicilerime yazılmıştır..Neredesiniiiiizzzz???
Ben durup dururken ortadan yok olsam,kaçırılsam,kaybolsam,ölsem kimse sormayacak valla:(Sitem sitem daha çok sitem..Bu kız eve yerleşti yardıma ihtiyacı olur gidelim bi işin ucundan tutalım demek yok.Küstüm..Şaka şaka ayy yaaa size kıyamam ben canlarım cankuşlarım benim..Bak nasıl özlediğimi anlayın artık..

Çok yalnız kaldım olum ben yaaa(olum derim karışmam üniversiteden beri herkese olum diyorum elde değil:)Bu pandiş denilen adam aldı beni annemlerin yanından teeeee dünyanın öbür ucuna attı!öhöm yani şehrin öteki tarafına götürdü.Apar topar zorunlu olarak kendimize aid evi pandişin akılsal sorunları yüzünden satıp çoook güzel bir yerde çook güzel olmayan bir ev tuttuk. İlk bulduğumuz eve kurulduk kısaca ama evin içinde yaşamaya başlamamız 2 ay aldı ve herşey karman çormandı.Ben eve gittim ki evde bomba patlamış izlenimi uyandı direk,o derece yani..

Annem uzaklarda,kayınvalidem evi taşıdı zaten kimden yardım isteyeceğim..Kendimden tabi nolur lütfen şu işi hasarsız hallet dedim çok sakar ve hasta kendime o da bakıcaz dedi ve başladık işe..süper kız edasıyla oradan oraya koşturdum evi toparladım, kendi dolabımı yerleştirdim sonra da 4 saat mutfakta pandiş beye yemek hazırladım ilk gün ya özlemiştir yemeklerimi diye..Ne dese beğenirsiniz köfte yapmışsın ama ben sebze tercih ediyorum akşamları artık,bide bunlar kurumuş sanki azıcık..Allahııımmm sen sabır ver şimdi ben o köfteleri alıp...öhömm neyse tavsiye no 1.) sakın olaki evlendikten sonra erkekleri anacının yanına bikaç günden fazla göndermeyin adamın huyu suyu değişiyo:)

Ertesi gün uyandım sıkıntı geldi gitmiyor..internet yok, siz yoksunuz,ev telefonu yok arayıp annemle uzun uzuuun konuşamıyorum,tv bozuk digitürkün kutusu bozulmuş, ev hala felaket bana ne ya deyip attım kendimi sokaklara..Malumunuz bayılırım bilmediğim yerlerde kaybolmaya,sokak sokak keşif yapmaya aynen öyle oldu dur şu sokağada gireyim hımm burasıda çok hoş diye diye 10 kişiye sora sora nerede olduğumu anladım ve neyse ki her yere bayıldım.Şehrin bu kısmı sonradan yapıldığı için çok düzenli, kaldırımları geniş, arabalar sürekli yayaları ezmeye çalışmıyor. Bir sorun var yalnız biraz fazla sosyetik tipler var ki hiç haz etmem.Saç renkleri, kesimleri, kıyafetler sanki binlerce prototip sokakta yürüyor gibi çok komikler:)bende simsiyah saçlarla baya aykırı filan kaldım aralarında.
Tavsiye no 2:)Arkadaşlar saçınızı lütfen teninizle ve kendi saçlarınızla çok alakasız bir sarıya boyatıp altından da böyle koyu renk çıkmasına izin vermeyin hele sürekli boyanmaktan yıpranmış saçlarınızı uzatıp katkat kestirip bize işkence etmeyin!!biraz doğallık gözünüzü seveyim..

Ben kaptırmış epey bir yürümüşüm bu keşif gezisi sırasında,pandişi aradım yaa neredeyim ben şimdi deyip tarif ettim,garibimin yüreğine inecekti yaramaz çocuk azarı işitip çabuk geri dön talimatı aldıktan sonra geri döndüm ve şükür ki evi buldum!sonra beyefendinin istediği sebzeyi yaptım sonra yine bişeyler yerleştirdim.Bilin bakalım sonra ne olduuu??

sürpriiizzzz!!diyemiyorum çünkü bunca tempodan sonra ne olabileceğini tahmin edecek kadar iyi tanıyorsunuz beni.Şu an burnum kıpkırmızı,sürekli hapşuruyorum,başımı silindirle ezmişler gibi ağrıyor,acayip nezle oldum işte kısaca.Bu da şu anlama geliyor ki pandişle yeni evimizde yaşama hayallerimiz geçici sekteye uğradı ve anneme geri döndüm!!Tavsiye no 3:)Sakın olaki herşeyi bir arada yapıcam hem evi toparlarım,hem gezer tozarım hemdee yemek bilem yaparım havalarına girip kendinizi robot kadın sanmayın siz de insansınız kendinizi böyle küt diye yatakta bulursunuz işte..

tüh tam da alışmaya başlamıştım hatta interneti bile bağlatacaktım size oradan yazacaktım ama kısmet.İnşallah yarın daha iyi olurum da gidebilirim olmazsam da hafta içine sarkacak artık.Ayy çok komik ama yaa 3 gün dayanabildim.Ben niye kendime bakamıyorum bu da çok enteresan.Koskoca kadın oldum hala öğrenemedim şu işi.Bi durun annem ballı süt getirdi içeyim bari:)

Milenanın maceraları devam edecek çok yakında görüşmek üzere(net çabuk bağlanır inşallah)cankuşlar..Ben gidip yatayım bari yoruldum çok..

19 Ekim 2011 Çarşamba

Benim de kardeşim askerdi..

Bundan 5 yıl önce ailemizin bitanesi,küçüğü kardeşimi askere gönderdik biz..Söze girmeden önce kardeşimden bahsetmek istiyorum biraz..Biz birlikte büyüdük cankamla(canım kardeşim)aramızda 22 ay var tam 2 yaş bile yok yani.Hayat boyu en yakın arkadaşım,sırdaşım,bazen de oğlum oldu.Küçükken ben uyuturdum onu, hep ben oyalardım ,bildiğim her şeyi ablalık vazifemi yapmak için ona anlatırdım.Okula birlikte giderdik hep elinden tutardım bir şey olmasın diye..

O hiç çok uzaklara gitmedi,gitmezdi ,sevmezdi. Ailemizin uslu,küçük,çalışkan çocuğuydu.Üniversite yıllarını bile ikimiz de ailemizin yanında geçirdik ben asiydim,uçup gittim o hep onlarla kaldı.Ta ki o güne dek..Askere gitme zamanı gelip çatmıştı.Bu kez seçim elimizde değildi.Devlet isteyecekti biz gözümüzün nurunu verecektik istesek de istemesek de..Dua ettik hem de çok ,ne olur fazla uzağa gitmesin en azından gidip görebilelim dedik;ne olur çok tehlikeli olmasın gittiği yer, o hiç yalnız kalmadı ne yapar oralarda dedik ve bekledik.

Nereye gideceğini öğreneceğimizin bir gece öncesi hiçbirimiz rahat uyuyamadık ,neresi olabilirdi ki o kadar yer vardı ,çok korkunç olamazdı,iyi düşünelim iyi olsun dedik.Sabah bilgisayara girdiğimizde yaşadığımız şokun tarifi olamaz .O uslu,hayatı boyunca ders çalışmış,mühendis olmuş bebeğimiz Şırnak Uludere'ye gidecekti üstelikte Jandarma er olarak.Kısa dönemdi yine de nasıl bir şok ve acı olduğunu anlatamam daha gitmeden sadece tehlikeyi düşünerek dünyamız alt üst oldu.O zamanlarda da terör durgun dönemden kötü bir döneme girmişti yine.

Gideceği gün geldi çattı. Eşyalarını hazırlarken,sıkılmasın diye kitap verirken hep içimiz ağladı ama ona gülümsedik güçlü olsun diye.Havaalanına götürdük uçakla Diyarbakır'a oradan Şırnak'a gidecekti.Hayatında ilk kez uçağa bindi,ilk kez bize veda etti arkamızı döndük ve ağladık..

Sonrasında hep bir bekleyiş,her an yüreğimiz ağzımızda ondan telefon bekleyerek geçti zaman Diyarbakır dan Şırnak'a gitmeleri günler aldı oradan Uludereye gitmeleride birkaç gün sonra gideceği köye gitmesi bir kaç gün daha..1 ay annem her saat her dakika bekledi,ağladı,her saat haberleri bekledik, ürkerek acı bir haber duymamak için dua ederek.Aradığında orayı anlatıyordu dağa çıkıp,inen askerleri,onların yaşadıklarını ve anlattıklarını...Aramızda o çocuklardan bahsederken dayanamıyor ağlıyorduk..Babam o sürede zayıfladı,annem depresyona girdi ,ben hep umutla bekledim ve dua ettim.

Bizim çektiğimiz acı 1 ay sürdü.1 ayın sonunda yol ayrımına geldik cankam dil sınavına girdi ya o sınavı kazanacak ve turist jandarması olarak tatil beldelerinden birinde yapacaktı askerliği yada Jandarma er olarak orada nöbet tutacak ve her askerin yapması gerekeni yapacak gerekirse savaşacaktı..Hayatımızın en zor günüydü hayatında silah tutmamış kardeşim o dağda o teröristlerin en yoğun olduğu bölgede ne yapabilirdi ki?

Bu kez şanslıydık.Kardeşim Muğlaya gelecekti turist jandarması olarak.Hasretin bittiği ona sarıldığım anı asla unutmayacağım nasıl bir huzur ve rahatlamaydı tarif edilmez canımın parçası geri gelmişti..

Bugün bir sürü aile canlarının parçasını kaybetti.Bir sürü anne,baba,abla,kardeş gözü yaşlı kaldı..onlar bizim kadar şanslı olamadı..Hayatları boyunca taşıyacakları bir acıyla yaşamaya mahkum oldular .Terör denilen bu anlamsız,saçmasapan savaşa kurban verdiler  ümitlerini,sevgilerini..Allah rahmet eylesin,hepsinin yakınlarına sabır versin.Bilirim ki ateş düştüğü yeri yakar ama ben kardeşimden sonra daha da bir yüreğimin içinde hisseder oldum o yangını..

Umarım biter bu acı,o genç ümit dolu insanlar bir hiç için ölmez daha fazla...Ne desem boş anlamsız şu anda sadece tüm şehitlerimizin ruhu ve oradaki tüm askerlerimiz için dua ediyorum.Elimden gelen de bu..Terör denen lanetin sonu gelsin artık..

17 Ekim 2011 Pazartesi

Doğum günü sana hediyeler bana:)

Ben pandişi çok sevdiğimi sana daha önce söylemiştim dimi blogcum.Hımm bakayım sanırım 500 kere filan pandiş demişim tamam o zaman,net olsun diye tekrarlayayım dedim:)Cuma günü doğum günüydü..O gün ev satış işlemlerini bitirdi o kadar mutluydu ki bu işin bittiğine ben gizli gizli ağlasamda bazen, sırf o mutlu diye attım hüzünleri arkama.Bir insanı sevmek her haliyle kabul etmekten geçmez mi zaten?

Neyse gelelim doğumgününe..  çok zengin bir insan değilim çalışamadığım malum ama ona istediği birşeyi aldım tabi ki o da çok sevdi.O gün annesine gitmek istedi birlikte kutlayalım demişler.Akşam aldı beni ve yolda giderken şöyle dedi "aşkım bugün çok mutluyum o yüzden herkesi mutlu etmek istiyorum en çok da seni.Sana bir hediye almak istiyorum"demez mi?Şok şok şok!!Allahım yarabbim ne şeker bi şey yav bu adam insan doğum gününde herkesten hediye beklemez mi?Bu garibim hediye almak istiyor . Bir terslik var ama olsun yani böyle de kabulüm:)olur mu ne gerek var dediysem de (burada istemem yan cebime koy demek istiyorum) kendimi telefoncuda iphone bakarken buldum.Ben dokunmatik kullanamam, nasıl çalışır bu kardeş filan diyorum  ama aklıma blog arkadaşlarımın tanıttıkları o süslü püslü kılıflar,kapaklar geliyor diyeceksiniz ki telefon ondan alınır mı? Bende kadınım sonuçta, napayım gözlerim kamaştı onları görünce böyle ışıltılı taşlı şeylere hasta oluyorum ama cidden en son modelini istemiyorum dedim daha ucuz yollu olana gittim nasılsa onu da süsleyebilirdim dimi?:)Telefon olarak da düşündüğümde benimkisinin ekranı filan kilitlenip kalıyordu yani bunun daha çok işime yarayacağı kesindi.Öylece alıp çıktık bide pembiş bir kılıf aldım hemen ne o siyah öyle kasvetli telefona gelemem ben:)Birde pandişin annesine ve benim anneme de hediyeler aldıktan sonra pasta alıp kayınvalidemlere gittik.

Artık yaşlarımız baya ilerledi ama ikimizde bildiğiniz çocuğuz biz hala..Büyüyemeyen çocuklar grubundan.Bu yüzden kocamın doğumgününde en çok sevdiği şey çatpat (biz çatpat diyoruz ne ki o şeyin adı )böyle ışıklar saçıp yanıyor ya işte o!onlardan da aldık bayıla bayıla çevirdi elinde çok eğlendik kısaca..

Sonra benim iphone a bakalım istedik ne oldu dersiniz?görmemişin bir iphonu olmuş tutmuş  kapağını açamamış!cidden simkartı ne yapacağız neresine nasıl sokacağız bulamadık bir türlü ,ara ara yok,rezillik yani..öyle gerisindeyiz olayın:)ertesi gün gittik sorduk ,taktılar sağolsunlar ama cidden 40 yıl düşünsem bulamazdım..sonra programını yükledik ve öğrendik ki alette her şey para ;zil sesi parayla,bluetooth parayla vs. vs.internetten indireceksin herşeyi..Doğrusu bana çok ters geldi senin neyine dedim yani kendime...ama olsun sevdim yine de artık idareli kullanıcam şimdilik, inşallah bir gün çalışabilirsem hayatımın kalanını iphone da oyun oynamakla geçirmeyi düşünüyorum:))

O gün pandişle gezdik,yemek yedik çok eğlendik sinemaya gidecektik ama geçen hafta onu zorla soktuğum 'Midnight in Paris'ten sonra şöyle bir tepki verdi tabi  "bu hafta ben seçeceğim sen acayip acayip filmlere götürüyorsun beni" hihi napayım ben Fransız sinemasını,özgün filmleri seviyorum Woody Allen da sevdiklerimden biri.Ben çok sevdim filmi ama o uyudu yani neredeyse.Neyseki bu hafta onun tarzı birşey bulamadık da sert bir actiondan kurtulup eve gelmiş oldum.Ev dediysem bizim yazlık-çiftliğe geldik.Ben size ancak haftaya pandişle yaşadığımız evden yazabiliyor olacağım,haftaya evimizdeyiz artık kısmetse..


Ertesi günde annemle babamın bize hediyesinin vakti gelmişti.Ben Genco Erkalı çok severim.O büyük ustada kalkmış buralara kadar gelmiş gitmemek olmazdı son oyunu "nereye gidiyoruz"a bilet aldılar ikimiz için.Eğer fırsatınız olursa şiddetle,feci tavsiye ederim.Zaten sahnede öyle bir oyuncuyu izlemek çok büyük bir zevk ben kaçırmamaya çalışırım ustanın oyunlarını,bir de Aziz Nesin den derlemelerle birleşince bu oyun gücü varın siz düşünün..Hem çok güldük hemde ağladık yeri gelince..Bol bol da çuvaldız batırdık hakedenlere..Ama tabi kendimize de ne kadar tepkiseliz?ne kadar gösteriyoruz haksızlıklar karşısında tutumumuzu? diye de sormadık değil..Sanırım giderek sessizleşiyoruz toplum olarak yada sessizleştiriliyoruz böylesi daha doğru..Hangimiz o eski zamanlardaki gençlik gibi bağırabildik,düşüncelerimizi,rengimizi belli edebildik ki?Aman sus,aman yapma,sakın ha..larla büyüdük işte..neyse ya nereden nereye geldim ama yinede iyi oldu burada soramazsam nerede soracağım değil mi?

İşte böyle geldi geçti haftasonu,biraz önce pandiş aradı şefi demiş ki
"hep birlikte yemeğe gidelim"şimdi ocakbaşına mı ne gidiyorlar.Ay hiç sevmem böyle şeyleri benim sevgilim mümkünse böyle evde otursun arkadaşı olmasın hatta:)tamam saçma da kıskancım ne yapayım.. ses çıkarmıyorum ama şimdi bana sorun her saniye arasam mı arasam mı şeklindeyim.Aramamak lazım..
ps:özgür olmak ve ben sana izin vermiştim ama diyebilmek için fazla sıkmamak lazım..ne demişler bugün sana yarın bana:)

13 Ekim 2011 Perşembe

Yaşasın yıldönümü..

Bugün yazmam lazım..Yazmasam mı ki? pazartesiye anlatacak çok şey var diye düşünmüştüm ki yok dedim aklımda kalacağına blogda kalsın dimi?Bugün yıldönümü..neyin mi?ameliyatımın..safra kesesi ameliyatımın 1.yılı!!şenliklerle,havai fişeklerle kutlayacağız haberin olsun:)Neden olmasın?herşey kutlanıyor buda benim için pek önemli bir yıl dönümü çünkü tüm doktorlar 1 yılda toparlanırsın dediler ciddi toparlandım.Toparlacık bişey oldum ameliyatta ve sonrasında verdiğim 8 kiloyu hoop diye alıverdim.Ah ahh ahh nerden bilirdim o bozuk safra kesesinin iştahımı kestiğini.Ben karaciğer sanmıştım ama maşallah gece gündüz dolabın önünde ne yesem şeklinde nöbetteyim.Ne olur safra kesesi nakli diye bişey olsun:)ben onu geri istiyoruuuummmm...



Şimdi geçen sene bu güne dönüyorum da allahım ne traji-komik bir gündü.Ben o gün çok güldüm ,korkmadın mı dersen off o güne kadar acayip korktum, çünkü riskliydi ama o gün böyle bir metanet geldi üstüme; düşün bir daha ayılmayabilirsin yani ama öyle olması gerekiyorsa olacaktı bende saldım gitti..

Nereden başlasam ya çok komikti benim cerrahım böyle çok ünlü bir adam, bir karizma görmen lazım "off be" çektirir yani..adamı göremezsin normalde, bir muayenede bir de hastaneden çıkarken görürsen iyidir ;öyle bir tip aşırı meşgul nakil filan yapıyor adam.Tabi benim durum hassas olunca ameliyat öncesi ultrosona gidelim bakalım, beraber görelim şu meşhur karaciğerini dedi(ayy valla ben ünlü olamasamda o oldu yaşasııınnn!!!) biz 3-4 doktorla gittik odaya, bakıyorlar birlikte ama ortam nasıl laubali anlatamam aman bir şakalar bir gülüşmeler " ooo milena senin karaciğer aşmış kendini brova valla" (burada ıslık çalıyor)sonra aşağı aşağı diyor o cihazı elinde tutan doktora (bu arada da mineraden at beni, in aşağı tut beni diye şarkı-türkü mırıldanıyor-inanın cidden yaptı bunu) "tamam süper herşey uygun ,kapalı yapabiliriz hadi görüşürüz "diyor 5 dklık stand-up ına aniden son verip çıkıyor doktor civanım.(Sanırsın buradan diskoya eğlenmeye gidecek.Ne kadar mutlu ameliyatıma gireceği için görüyor musun?işini seven insan böyle olur işte:)Kapıda annem soruyor"nasıl doktor bey" modunu bozmuyor doktorcum"ooo süper safra kesesi filan kalmamış gitmiş ameliyata gerek kalmadı"gariban annem de anlayamıyor zaten üzüntüden harap kadın"aaa sahiden mi olmayacak mı şimdi"diyor doktorcum bir kahkahayla gidiyor..sonra annemle bu sahneye çok gülüyoruz. Cidden o an inanmış kadıncağız:)

Bu kısmı atlatıp çıkıyoruz odaya vakit geliyor tabi o yeşil şeyi giyiyorum amanın yav o nasıl şey arkası yok komple kıç açıkta afedersiniz:) tamam hastanedeyiz ama o kadarda her yerimizi niye açalım yani; zorla tutup kapatıp sedyeye yatıyorum.Tabi ağlıyorlar filan bizimkiler "yapmayın yav bikaç saate görüşürüz kahve filan için siz alt tarafı 1 saatlik bir ameliyat"diyorum ve ameliyathanenin kapısında ayrılıyoruz ben başka bir dünyaya geçiş yapıyorum.Çift taraflı yolda ameliyattan çıkan hastalar geçiyor yanımdan ifadeleri pek bir boş ve acılı haliyle merakla bakınmaya devam ediyorum.Ben sanmıştım ki o kapıdan gireceğim az ilerde ameliyat olacağım odaya gireceğim o kadar.Yoook işte hiç öyle değil aman yarabbim asıl ameliyathaneye bir türlü ulaşılamıyor.Önce bir odaya gidiyoruz 2 hastayız bir panik havası içeride telefonlar çalıyor sanırsınız çağrı merkezi!! hasta bu mu deyip adımı soyadımı ne ameliyatı olacağımı soruyorlar söylüyorum sonra aa herkes bu hastayı bekliyor çabuk götür diyorlar hastabakıcıya kendimi çok özel hissediyorum delimiyim neyim:) adam da benimle sohbet halinde"çok da gençsiniz neyiniz var vs" sonra bir kapı daha aynı sorgulamalar artık kızmaya başlıyorum yani allah allah bi daha ki kapıda şöyle dicem"size ne yav canım istedi zevkten yattım, kaçak geldim buraya aldırıp gitcem safra kesemi çok gereksiz buldum da" ne ilginç bir hastane,sizin bilmeniz gerekmiyor mu adımı bilgilerimi filan kolumda bileklik var baksanıza yada sedyemde ismim cismim yok mu 1000 defa ne diye soruyorsunuz ??telefon bankacılığı yapıyorlar sanki ağzına.....demiyorum bak cidden hala sabırlıyım:)

En sonunda ulaşıyoruz o yere!oh şükür..ama hiç hayal ettiğim gibi değil, ben doktorlar izlemişim o kadar böyle dev gibi bir yer aklımdaki ;hatta yukarıdan başka doktorlar izliyor filan sanıyorum ama oda ne her yer tamamen metal kaplı nasıl soğuk anlatamam..adamcağızla(hastabakıcı) onca yol geldik vedalaşıyoruz sonunda. Yine isim soruyorlar ve başka sedyeye transfer ediliyorum. Oha her yerden insanlar fışkırıyor; 10 kişi başımda bir sürü hortum,her yerime bişeyler yapıştırıyorlar,bende soruyorum ;o ne, bu ne diye; bir şeker kız cevap veriyor sağolsun. Bu arada başımda bir kavga çıkıyor, yardımcı cerrahlarımdan biri anestezi uzmanı mı artık nedir bilmediğim bir doktora kızıyor "yeni monitör gelsin bu hasta için istedik durumu zor "diyor diğer danguş diyor ki "olmaz izin alsın hocanız getiremem" kavga dövüş razı oluyor sonunda ben de öylece sedyeden izliyorum bu sahneyi derken o şeker kız damar yoluma bir iğne yapıyor  .10 saniye sonra oooo bulutların üstündeyim aman nasıl bir rahatlama anlatamam.Bu neydi ya diyorum,kız gülüyor bende ki tepki aynen şu "iyiymiş"herkes kopuyor ...Sonra çok hoş bir kadın giriyor içeri 50 lerinde hocam diyorlar kadına, anestezi uzmanıymış meğer ben durmadan cerrahımı soruyorum gelecek gelecek diyorlar, o kadın adımla hitap ediyor nasılsın diyor ve son hatırladığım şey bu oluyor..

Gözlerimi açtığımda acayip bir üşüme,acı ve sarhoşluk hissi var.Uyandırma servisiymiş orası sonra öğrendim.3-5 hasta var, kimi sayıklıyor kimi benim gibi üşüyor ama ben nasıl üşüdüysem üstümde bir battaniye ve battaniyenin içinde bir fanla uyanıyorum:)titreyerek sayıkladım demek ki..saate bir baktım ki 18.10 yani 4 saat geçmiş off noldu ya ameliyatta ?bizimkiler ölmüştür meraktan diye düşünüyorum.Hala kendimi düşünmüyorum yalnız kızım akıllı için oyulmuş bir organın noksan ne düşünüyosun sizinkileri dimi?kafa güzel tabi o anda bir hasta var adam fıtık ameliyatı olmuş çenesi nasıl düşük konuşuyor saçma sapan..artık çıldırıp "yeteeerrr götürün beni odama "diye bağırıyorum.Zavallı hemşire delirdim sanıp tamam tamam diyor hemen birini çağırıp gönderiyor beni yukarı..
ohh be canım odam canım ailem biraz helak olmuşlar merak ve endişeyle ama şimdi çok mutlular öpüyor hepsi beni.Huzur huzur huzur..
The end

Acı demeyeceğim valla hatırlamıyorum sevgili blog beyin yoğun acıları hızla gömermiş bilinçaltına benim ki de öyle oldu.Hatırladığım şeyler gördüğün gibi komik,geyik ve merak uyandıran kısımlar.İşte hayatın özetide bu aslında sona geldiğinde de elinde yalnızca seni güldüren,mutlu eden güzellikleri anımsayacaksın o zaman bol bol gülümseyerek mutlu anları çoğaltarak yaşa..

PS:iyi ki varsınız doktorlar,hemşireler,sağlık çalışanları..sevgiyle..

Sakın katılmayın e mi?

1 nolu çekiliş:


Nasıl kızlar?(öhöm yani sayın erkek izleyiciler alınmayınız ama bu biraz kızsal bir durum) feci güzeller dimi?haberiniz var mı bilmiyorum ama üstteki ve alttaki acayip güzel hediyeler çekilişte çok cici arkadaşlar tarafından veriliyor.Valla size söylemiyecektim kıskandım kendime saklayayım ya niye onlar girsin ki dedim:)ama kıyamadım ya..(itiraf bazılarında yayınlama koşulu vardı:)hadi sizde girin bakalım.Siz kazanırsanız her kullanışınızda gülümseyerek beni hatırlayın yeter..işte ilk adres:
http://princesss06.blogspot.com/2011/09/allk-clgnlg-hediyelerim-var.html

2. nolu çekiliş  :

http://fashionozge.blogspot.com/2011/10/size-hediyemguess-marka-cantagiveaway.html

3 nolu çekiliş:



http://kraliceleoparus.blogspot.com/2011/10/hediye-cekilisimmmmmmmmmmm.html

4 nolu çekiliş



http://karbeyazinmakyajdolabi.blogspot.com/2011/10/cekilis-zaman.html


ps:Nisamu ve luluya teşekkürler haber verdiğiniz için..

10 Ekim 2011 Pazartesi

İngiltere ve ben..

Tam da ingiliz havasındayım..bulutlar,yağmur,yağmur ve daha çok yağmur:)eee blog madem herşeyimi biliyosun hayatımın İngiltere sayfasını anlatmam lazım ki beni daha iyi tanı.Bende macera çooook:)Çatlağın tekiyim işte ve çok tipik gezgin bir Yayım, ruhum böyle beni dünyanın herhangi bir yerinde bırak hiç tırsmam "aa ne güzelmiş lan "derim bol bol gezip dönerim..daha 17 yaşında üniversitenin hazırlık sınıfında ingilizce öğrenmeye çalışırken dedim ki;" bu böyle olmaz..ben ya Amerikaya ya İngiltereye gidicem orada öğrenicem".Milllet de haa tabi gidersin diyordu o vakit.Okul bitti 22 yaşındaydım dedim ki "iş miş aramam ben gidiyorum",o vakit bir erkek arkadaşım var ama çocuk ciddi bak gitme evleniriz kızım filan diyor ben de aynen şunu söyledim " sana iyi şanslar beklersen bekle beklemezsen de ben gidiyorum":)
Elimde bavulum kırık dökük ingilizcemle geldim çocuk bakmaya..Ne anlarım ben çocuktan,ev işinden..iş başa düşünce herşey oluyormuş dostum..2 velet tepemde bik bik ötüşür,ütü,çamaşır,okul,arkadaşlar amaaann çok zor bir hayat yani..Bir süre sonra bir alıştım çocuklar beni anneleri sanmaya başladı o derece,ülkenin fazla düzenli oluşuna alıştınız mı gerisi kolay.

Benim yaşadığım yer Londraya 45dk mesafedeydi. Sadece şirin bahçeli evler filan var ,daha ilk gün çocukları bıraktık anneyle(2 veletin annesi).Dönebilir misin eve dedi ooo ne varki bunda diye atladım hemen.Sonra o sokak senin,bu ev benim dolan dolan allahım her yer aynı çıldırmamak içten değil ,yav bir değişiklik bir düzen bozukluğu, bakkal çakkal bişey olmaz mı ?yok işte orada olmaz feci kayboldum.Allahtan Kıbrıs türkü bir aile beni bulduda anneyi aradı gelip aldı kadın beni yoksa kapı kapı dolaşacaktım:)İnsan başına böyle bişey gelse korkar dimi işte ben korkmam gülerim ve keşfe aynen devam ederim..benim kankilerden biri başka bir şehirde kalıyordu,benden 1 ay önce gitmişti İngiltereye.Ben kızı aradım yanına geliyorum dedim.Anne tren istasyonlarını yazdı şurda ineceksin tekrar bineceksin filan diye.."emin misin bak, acele etme sonra gidersin" filan diyor kadın bana ama ben nerdeee takmışım artık kafaya gidicem.Kaç tren değiştirdim bilmiyorum:)sora sora bağdatı buldum resmen.Cidden yardımsever insanlar ingilizler,soğuk diyenler halt etmiş.

Özledim bak şimdi oraları,yapılarını çok güzel korumuşlar,her yer tarih kokar İngilterede.Hangi şehre gidersen ayrı bir serüven.Londra bizim İstanbulumuz işte,kozmopolit(ingilizden çok Hint ve Polonyalı var şehirde)tarih kokan,ortasından muhteşem Thames nehri geçen bööyle zevkten dört köşe olabileceğin bir yer.Ama ben en çok Oxfordu sevdim yaa bu kadar mı güzel olur bir yer aman yarabbim bismillah..Hele üniversiteyi görsen vurulursun. Ben dedim ki"olum bunlarin ki üniversiteyse ben gidince kendi diplomamı yiyicem yok edicem "yani düşün artık ,ki ben harbi Türkiyenin en sağlam kampüslerinden birinde 5 yıl geçirdim.Okulun içine turistik gezi düzenleniyor, biz öğrencilere yaratık görmüş gibi bakıyoruz. Adamlar bildiğin yemekhanede yemek yiyiyor ama yemekhane dediysem sanırım Harry Potter orada çekilmiş(yemekhane sahneleri yani)acayip bir yer,biz ağzımız bir karış açık bakıyoruz onlar bize gülümseyerek el sallıyorlar..ayy çok komikti ya..

2 yıl kaldım İngilterede..çok çok güzel zamanlar geçirdim hatta geriye döndüğümde hayatımın en mutlu,en sağlıklı zamanlarını orada geçirmişim.Bu bünye 2 yıl boyunca sabah 7 akşam 12 koştu arkadaşım,herşeyi yaptım sosyal hayata katılmak için. 5 gün okula gittim ,çocuk baktım,kafede çalıştım,sınavlara girdim hep koşturdum kendi yaklarımın üzerinde durayım diye, iyi de kazandım çok şükür..ve en önemlisi grip bile olmadım 2 yıl boyunca.

En büyük kazancım da çok sevdiğim bir insan oldu, kendisi engelliydi ;feçti tamamen ve müthiş zeki bir adamdı.Oxfordu bitirmiş orada eğitmenlik yapmış.Sonrasında da danışmanlıkla çok iyi para kazanmış. Başına gelen onca şeye ,gençliğini hiç yaşayamamasına rağmen hayatımda tanıdığım en esprili en güleryüzlü insandı.Hayatımın en büyük derslerini ondan aldım,en yakın dostum oldu,hep dinledi,umarım hala iyidir..Bir kaç kere mail attım ama yanıt vermedi çünkü biliyorum uzaklığı ve özlemeyi pek sevmezdi.

Bir de dostum eğer esmersen ve İspanyol tarzı bir tipsen İngiltereye mutlaka git!Egon tavan yapıyor.İnsanın kendisini Cindy Crawford sanmaması içten değil.Burada Rus kızları nasıl muamele görüyorsa oradada esmerlerin gördüğü muamele aynı.Otobüste evlenme teklifi bile aldım ya düşün artık,metroda durdurup "nerelisiniz,sizin ülkede herkes böyle güzel mi? "filan dediler bir kere ya..Adamlar ispanyol hastası yalnız bende acayip benziyormuşum, gerçek ispanyolları görünce anladım.Yolda durdurup ispanyolca konuşmaya başladılar benimle "I don't speak Spanish"diyene kadar kanka olduk neredeyse o kadar eminler ki ispanyol olduğumdan hepsi şoka girdi" aa aynı bize benziyosun "dediler, bende farkettim dedim:)Hımm uslu bir kız oldum İngilterede cidden çünkü şu erkek arkadaşıma hep sadık kaldım öyleyimdir ben acayip sadakat duygusu vardır salak gibi..Niye salak gibi, adam beni 4 yıl sonunda boynuzladı da ondan..neyse..

Orada kalabilirdim ama kalmadım çünkü ben Akdenizliyim,şehrimi 
denizi,ailemi,insanlarımı çoook çoook severim.En önemliside güneşi oo ne yaa güneşi gören cennetlik, ben yapamam kardeşim yapanlara başarılar dilerim..Hiç de pişman değilim.Dünyanın en güzel yerinde yaşıyorum ne pişman olacakmışım ki..Bazıları salak mısın filan diyor çünkü değilim aksine çok akıllıyım:)ama tavsiyem dostum git,gör,mümkünse yaşa .Her insanın yaşaması gereken bir deneyim olduğuna inanıyorum ve seni öpüyorummm
ps:şiirsel bir son olsun istedim:)

7 Ekim 2011 Cuma

Dereden Tepeden

Tamam blogcuk bu kadar hüzün yeter.Hayat kısa bu kadar düşünmek karalar bağlamak için dimi?Akış göstersin doğrusunu bakalım neler olacak?Bu yazıyı bitiremezsem benim suçum değil ,git pandişi döv tamam mı?Bugün yanıma gelme günü,konuşucak şey çok.Bizim ev satıldı bu arada,benim o kadar emeklerle yaptırdığım ev pandişin gereksiz fobileri sonucu başka bir çiftin hayallerini gerçek yapacak.Kısmet onlaraymış.Hem kadıncağız hamileymiş çok şirin bir odası vardı evin ,orası bebek odası olur belki ,bizde malum bebek yok pek olacağı da yok ama dedim ya kısmet işte..

Bu demek ki yazlık günleri sona eriyor artık kendi evimize gidilecek pandişle hayatımıza yeniden başlanacak..yani gelsin ütüler,gitsin çamaşırlar bide çalışırsam artık rüyanda görürsün beni blog:)şaka şaka sana zaman ayırırım mutlaka.Keşke evde yapacak bişeyler bulsam ingilizce dersi filan verebilirim de muhitte hiç tanıdık yok,Bir de benim boş durmayarak 2.üniversiteye heves ettiğimi ve 1.sınıfı başarıyla geçtiğimi ancak 2.sınıf sınavlarına bile giremediğimi sana söylemeyi unutmuşum.Bu sene bitmesi lazım ,tabi başımın bitmez belası matematikten kurtulabilirsem..Hayatım boyunca başıma bela oldu o ders hala çarpım tablosunu bile tam bilemeyen bir insanım ben:)adamlar gitmiş ömrümde hiç görmediğim şeyleri yazmış kitaba adı da temel matematik hay yani ben sizin temel anlayışınızın ....ımm neyse yani hiç öyle temel gelmedi bana ama heves ettim bir şekilde sıyırıcam bikaç soruyu çözmeyi öğrenicem gerisinide atıcam..açıköğretimde zorlanıyorsan başka yolu yok zaten çünkü yanlışlar doğruları götürmüyor..

Dün şehrin merkezine indik.Buradan oraya gidiş karabasan gibi,ağaçlarla,çiçeklerle dolu bir ortamdan araba cehennemine gidiyormuş gibi hissediyor insan.Araba kullanan tüm arkadaşlara sesleniyorum ya nolur biraz dikkat,biraz nezaket herkes nereye yetişiyor bu ülkede.Şerit canavarı dediğim yaratıklar iyice azıtmış kendilerini F1 pilotu sanıp" hop sol ,olmadı orta amaaan sağı çekti canım ve hooop aman yine soldayım" şeklinde geziyorlar ve kendilerini bir şey zannediyorlar sanki sonunda "ooo size madalya verelim" diyecekler ;kaç kez kaza tehlikesi atlattık sakin sakin gittiğimiz için bilmiyorum valla..adamlar sizi de hızlanmaya mecbur bırakıyor korkunç yani..

Kardeşimi aldık işten eve götürdük evde yalnız zavallım.30 yaşında ama bu erkek çocukları annelerinin "aman oğlum yapmasın ben yaparım ,nasılsa ablan da var sen sakın bişeye dokunma" yaklaşımları yüzünden hiçbir şey beceremeyen insanlar olup çıkıyorlar sonunda ,yalnız kalınca da "yaa çamaşırım bitti ,yemek yok, ütü nolucak "şeklinde sudan çıkmış balık gibi dolanıyorlar.Kardeşimde aynen böyle işte, tüm işlerini hallettik bizde annemle ama kıyamıyorum bende ona öyle napıcağını bilmeyen bir şekilde sürdürüyor hayatını ama neredeyse sürekli çalıştığı için yalnız hissetmiyor neyseki..Yinede kararlıyım bir gün bir oğlum olursa herşeyi bilecek kız-erkek demeden olur da yalnız kalır ihtimaline karşı tam donanımlı yetiştireceğim.

Biz evi ona bırakıp yazlığa döndük hemen.Dönmüyoruz şehirden bildiğin kaçıyoruz aslında babam "işkence"diyor ve hemen dönmek istiyor zaten.Sende diyorsundur ki nasıl yaz bu hiç bitmiyor mu?doğrusu öyle bir şehir ki burası yaz pek bitmiyor..Kıskandırmak gibi olmasın..:)Ekimdeyiz 27-28 derecelerde hava hala tshirtlerle dolanıyor millet.Canım arkadaşlarımın kış geliyor yazılarını okuduğumda pek anlam vermiyorum haliyle..Allahtan böyle çünkü beni Dubai filan paklar anca.Yaz ortasında bile ceketle dolaşma potansiyeline sahibim insanlar Fethiyede bana allien muamelesi yapıyordu her yer ingiliz malum onlar için burası çöl iklimi ama bana geceler serin:)Bir de böyle bir şehirde yaşayınca otel görevlileri ve konuştuğumuz herkes şöyle bir tepki veriyordu"ee neden geldiniz?garip oradan buraya pek gelmezler de tatile"Allah allah görmek istiyorum belki yav canım sıkıldı 30 yıldır buradayım her yer tatil evet cennette yaşıyorum kabul:)ama insan değişiklik istiyor.Fethiyede ciddi bir cennet bence bir eşi daha yok benim için..
Nasıl geldim buralara ben arkadaşım ne çenesi düşük tipim bi susayım da sen de dinlen..
Next time:İngiltere maceraları..

5 Ekim 2011 Çarşamba

Başlıksız..

Gözlerinin içine bakıyor hayat,
Boşluk..
Senin seslerin kaybolmuş
Bu döngü nerede başladı?
Sonu yoktu ki hiçbir zaman..
Ellerin titriyor
Dudaklarında sonsuz bir çığlık..
Sen misin tek istenmeyen?
Dur bak önce karanlığa
Yoksa sen misin yok olmayı bekleyen?
İsteyen,bekleyen ve aslında
Hiç olmayan..

4 Ekim 2011 Salı

Korkuyorum..

Bayadır güldük,eğlendik blog bir şey yokmuş gibi beynimin içini kemiren sorular,korkular yokmuş gibi davrandık.Ama şimdi ciddi şeyler konuşma vakti geldi..Önemli bir sorunum ve vermem gereken çok ciddi bir karar var;çok geç olmadan vermem gereken bir karar ama önce anlatmam gerek.Bu kadar karman çorman bişeyi nasıl anlatıcam bende bilmiyorum çok sıkılacaksın belki ama yardıma ihtiyacım var..


Hastayım bu malum..Bir tek hastalık taşısaydım yada daha az karmaşık olan bir şey daha kolay olabilirdi hayat.Asıl sorun bağışıklık sistemimde..Senin anlayacağın benim temelim hasta.Herkesin bağışıklık sistemi virüslerle savaşır,o zaman yorulur,ağrı,acı çeker,ateşlenir ya..işte benim bağışıklık sistemim kendi hücrelerini tanımıyor ve sürekli saldırıyor.Vücudum koca bir savaş alanı yani..En sıkıcısı kan almak zorunda kalmak hele en son yaşadığım kan reaksiyonundan sonra olay kabusa döndü..ateşim 40 a yükseldi yarım saat titredim tansiyonum 10,9,8,7 kısaca gidiyordum yine..kanın içinde antikorlar varmış böyle şeyler olurmuş filan..ee kan almazsam ölürüm kan alırsam da işe yaramıyor napıcam..

Sonunda bir türlü hastalıklarım arasındaki bağlantıyı bilemeyen, bilmedikleri için kabullenmeyen doktorlarım anladılar ve dediler ki kortizonla olmayacak daha güçlü bir ilaca başlayalım.Bu ilaç kanser hastaları,organ nakli olanlar ve benim gibi yoğun bağışıklık sistemi sapıtıklığı yaşayanlar için..İyi ama yan etkileri de feci bağışıklığı baskıladığı için her an her türlü virüse, enfeksiyona açık oluyor insan bende zaten bunları çekme gücü yükek.Bu ne demek tekrar ateş,hastalık,hastane....aynı şeyleri yaşayacaksam niye ilaca başlayayım ama başlamazsan daha kötü şeyler olabilir diyorlar yani daha çok düşerse kanım kan vermeleri gerekirse ve veremezlerse işte sonu malum...Zaten kanınız benim kadar düşerse yaşamak çok zor kafa kalkmıyor hemen yoruluyor insan..

Şu an kaçıyorum doktorlarımdan da ilaçtanda en son tahlilimde gördüm ki düşüş başlamış..olmasa şaşardım zaten..benim bu hastalık soğuk seviyor sıcakta tamam ben durayım bi bu kız rahat etsin diyor soğumaya başladığı an hücuuumm..hep sıcak tutacakmışım kendimi öyle diyorlar..

Bir yol daha var ki işte bu seçim çok zor..kaldım seçimler arasında..Buna sevgili doktor zeynacım "Altın vuruş"diyor.Bu bir tür serum 5 saatte filan veriliyor ve bizim gibilerin tüm sapıtık antikorlarını yok ediyor.Yanlış duymadınız tamamen yok ediyor.En fazla 2 yada 3 seans verdikleri olmuş çoğu 1 kerede iyileşmiş.Bu ilaç çoğunlukla kanser hastaları için daha 10 yıllık bir ilaç ve anladığınız gibi fazlasıyla güçlü..Doktorlarım korkuyorlar bunu vermekten yan etkilerinden beyin hastalığı,ölüm filan gibi yan etkileri var ama tamamen iyileşen hastalarda çok...

Ankara da bir doktor benim hastalığım konusunda uzman ve bu ilacı uygulamış uzuuun araştırmalar sonunda Türkiyede bu işi bilen birine rastladık sonunda ama ben istemiyorum deyince kaldı ve gitmedik..Şimdi yine gitmeyi hatta ikna olursam bu ilacı yaptırmayı düşünüyorum ama bişey söyleyeyim mi ben çok korkuyorum..Ya daha da çok hasta olursam,ya diğer ilaç hastalığı tamamen yok etmese de bana iyi gelirse onu kullanarak hayatım iyi olursa önce onu mu denesem,ama tamamen iyileşirsem sadece karaciğer sorunuyla uğraşıcam o da çok iyi durumda maşallah..bu demek ki migren krizlerim yok olacak,o acayip eklem ağrılarım,durup dururken ateş yükselmelerim,hatta kansızlığım hepsi bitecek..

offf aklım çok karışık siz olsaydınız ne yapardınız?

3 Ekim 2011 Pazartesi

Haftasonu..

Bir haftasonu bir yıl kadar uzun gelir mi insana sevgili blog?Geliyormuş bazen; bu haftasonu anladım.Cumartesi Pandişin bir arkadaşının düğünü vardı oraya gitmek için evimize gidelim kalalım, hem kendi evimizde kalmış oluruz 2 günde olsa, hem de hazırlanırız dedik ve güle oynaya girdik eve bide ne görelim daha doğrusu göremeyelim:) elektrik kesilmiş her yer karanlık!!ee tabi içinde yaşamaya başlayamadığımız için faturalarla da alakamız yok 2 ay ödememişiz pat diye kesmişler insafsızlar.2 gün ya sadece 2 gün kalalım dedik ne olur sonra kesseniz diye isyan etmenin bir anlamı yoktu tabi.Mum ışığı eşliğinde o yerleştiremediğim giysi yığını içinden arama kurtarma çalışmaları sonrasında kıyafetlerimi buldum ve çıkıp kayınvalidemlere gittik mecburen.Kadıncağız da hastaydı zaten çok uğurlu bir insanım nereye gitsem herkes hasta..

Ertesi gün hazırlanmam lazım, tabi yazlıkta dağlar kızı Reyhan kılığında eller hep toprakla suyla meşgul ayaklar feci, saç baş özensiz öyle gezdiğim için haliyle bakım lazım bide sosyetik bir düğün , böyle güzel bir otelin terası filan rezil olmayalım yani.İyi de imkanlar kısıtlı asiton yok,oje yok,ben dışarıda manikür filan yaptırmam neme lazım bi mikrop gelir o da beni bulur kesin..Saçlar zaten yapılacak dışarıda eh kuaförde sürdürücem artık ojeyi yapıcak bişey yok dedim ama önce pandişin hafta içi giyeceği şeylerin hepsini ütüledim kısaca 2 saat filan ütü yaptım,napalım anne hasta bırakmak olmaz.Ütü sever bir tipim allahtan ama tabi insan baya bir yoruluyor 2 saat sonunda baya çökmüş halde hazırlıklara devam ettim.Duştu yemekti derken çıktım kuaföre gittim.Ben neden her gittiğim yerde tüm insanların hayat hikayesini dinliyorum bunu çok merak ediyorum ,bayılıyorum insanları dinlemeye sorun çözmeye ama adam nişanlısını anlatacak diye 10 dklık saçı 2 saatte bitirdi..saçıma öyle bir sprey sıktı ki kendimi nasıl attım dışarıya bilmiyorum.Abi 35 yaşında adamsın 21 yaşında nişanlın olursa tabi sorununuz olur ,hem genç istersiniz hemde beni anlamıyor dersiniz diyemedim ama daha nazik bir şekilde ifade ettim ne yapayım yani yalan söyleyecek değilim ya..sonra bide üstüne para aldı, "asıl ben sana terapi yaptım 2 saatir sen bana para ver " diyemedim tabi:)

Çok şükür hazır ama yorgun vaziyette gittik düğüne arkadaşları görmek iyi geldi.Yalnız dedim ya düğün sosyetik diye ,böyle bir orkestra çıktı ispanyol ezgileriyle filan başladı .İyi hoş da herkes öyle piste bakıyor bön bön kimse dans filan etmiyor, ne yani herkes samba rumba dersimi aldı? 10 dk sonra bide baktık o orkestra gitti yerine yerel düğün salonu orkestrası geldi resmen, gelsin kasap havası gitsin serdar ortaç şarkıları aaa bir baktım herkes pistte..sosyete de olsa tutup en elit kesimide getirsen içimizde binlerce dansöz var!!Türk halkıyız işte bu gerçek değişmeyecek, ne diye farklılaşmaya çalışıyorsunuz ki dimi ama?ooo biz de oynadık göbek attık tabi bol bol.

Oradan da neynalara(annem olur kendisi:))geçtik yani yazlığa.Neden bu kadar uzun olduğunu anladınız sanırım,durduğumuz yerde duramıyoruz çünkü.Ben tabi ertesi günü yatakta geçirdim yorgun ve hasta hissederekten kendimi..Pandişte spor yaptı sonra gitti bana kitap aldı geldi.Akşama da anne babasının evine geri döndü.Böyle tuhaf bir evlilik durumu işte bizimkisi..Ama olsun sana bir şey söyleyeyim mi blog böyle bile mutluyuz biz..