11 Ocak 2011 Salı

Evlilik..

   Kaç gündür yazmamışım kusura bakma blog..valla görüşmeyeli çok fazla şey değişmedi..Dr.Smile'a ziyarete gittim hem yılbaşında sevdiklerime hediye götürme geleneğim vardır ee o da ailemden biri gibi artık kocaman çok şık bir paket çikolata götürdüm afiyet şeker olsun doktorcuğuma..Gitmeme hayret etmedin eminim de kontrole gitmedim aslında durup duruken en acayip şeyler beni buluyar ya malum başımın arkasında kocaman acılı bir beze keşfettim sivilce olduğunu düşündüm ama nasıl büyük..sivilcelerle ilgili deneyimlerim iyi değil bi kez bacağımdaki lenflere dağıldı iitahap az kalsın ölüyordum 10 iğne yedim bir kez arka tarafımda kaba et diyeyim ayıp olmasın:) çıktı yarıp aldılar irini antibiyotik kullandım filan ayy ne uzattım neyse acayipsen her zaman acayipsin işte yaratık gibi bişeyim bende:)neyseki bu ciddi değil küçülmüş dedi doktorcum oh kurtuldum..
   Başlığı evlilik diye atmıştım bahsetmek istediğim konu o çünkü ben böyle şeyler yaşarken sanıyorsun ki blog herkes beni el üstünde tutuyor aman da aman üzülmesin diyor hiç alakası yok benim de evliliğim aynen diğer insanlar gibi bazen müthiş sevgi aşk dolu bazen de kavga dövüş:)geçen gece arkadaşıyla takıldı geç geldi mesela bende evde öyle yalnız bekliyorum olaylar doğaçlama gelişti kendimide kötü hissettiğim bir gün kanım düşük bu zamanlarda kalbim tekliyor filan annem de o gelicek diye gidiyor ben yalnız saat 23.30 a kadar gerildim tabi bi güzel tartıştık ama ilk kez bu kadar sinirliydi 3 yıldan beri beni baya üzdü..sanırım biraz fazla bunalttım tabi benim yapacak fazla bişeyim yok arkadaş yok,iş yok kafayı ona takıyorum hep benimle olsun istiyorum o da benimle takılmayı sever ama son zamanlarda fazla güçsüz ve zayıfım eskisi gibi çıkamıyoruz tabi haklı yani..beni sorsan bende haksız sayılmam..ama evlilik zor zanaat..çok büyük anlayış,özveri,sabır gerektiriyor bekarken hayatta katlanmam asla yapmam denilen şeyler aa bi de bakmışsın başına gelmiş hem de katlanmışsın işte o yüzden büyük konuşmamak lazım cidden.
   Hani büyükler der evlilik değişik bir şey aynı evin içinde o imzadan sonra her şey bambaşka diye öyle dinlenilip hııı evet mutlaka filan denilir bekarken ama aynen öyle oluyor işte ayrı evlerde olunsa öyle bir tartışmada kapatırsın telini belki günlerce konuşmazsın belki abartıp ayrılırsın soğursun filan ama aynı evdesin çekip gidebilirsin ama evlilik bu oyun değil ki annenin evine gitsen ne olacak tartışmadan ayrılacak mısın tabiki hayır ne diye evlendin ki o zaman derler insana.o evde hatta o odada kalmaya devam edecek gecede o yatağa gireceksin sonra sevdiğin adamın kokusunu duyacaksın sıcaklığını hissedeceksin ve eee bi bakmışsın sarılıp yatmışsın alışık olduğun gibi ee hani kızgınlık hani tartışma oo bitti gitti bile:)evlilik böyle bir şey işte inanılmaz emek verdiğin ince ince dokuduğun kurması çok çok zor yıkması bir anda olabilen ama yıkıldıktan sonrasında da bence çoğu insanın bin pişman olduğu bir kurum..ancak cidden o insandan nefret edip yüzünü görmek istemez hale geldiysen bitirilmeli bence yoksa harcanan binbir emeğe,zamana yazık..
    Dün pandişle birlikte baleye gittik benim en sevdiğim operanın(Carmina Burana)balesi her seferinde tüylerim diken diken dinlerim yine öyle oldu muhteşemlerdi..kocişimle gitmişliğimiz var ama yine de benim kadar alışık değil ama nasıl hoşlandı anlatamam çok sevdi ve bu da beni çok mutlu etti gelişime açık olması benim hoşlandığım şeyleri paylaşmaya çalışması çok çok güzel..ay tabi orada cerrahımla karşılaşmasaydım daha iyi olabilirdi ya her ortamda karşıma çıkar oldu doktorlarım düşünsene blog giyinip böyle süslenip gitmişsin kaç zaman sonra zaten unutmak istiyorum ameliyat anılarımı(3 ay önce safra kesem alındı da..)hayatımın acısını çekmişim sonrasında karaciğerim öyle bir tepki vardiki işte hamile oldum resmen öyle şiştim yine yattım hastaneye o ameliyat beni baya dağıttı yani..pat diye karşımda gördüm işte hah dedim istediğin kadar giyin süslen senin içini dışını dünyada en iyi bilen insan burada işte dedim içimden:)adam içimi kamerayla gördü ya daha ne olsun..sağolsun ama iyi iş çıkartı kusursuz bir ameliyattı çok zordu çünkü herkes korkuyordu ameliyatımdan çok şeker bir adam hastaneden gece gece arayıp ağlamışlığım "hocammm yaaaa boğazım ağrıyooo nasıl ameliyat olcam ben "diye yaptığım kaprislerimi bile çekmiştir:)
   Çarşamba gecesi kayınvalidem gelicek evimin durumu içler acısı soğuk ben zaten kımıldayamıyorum annem desen ütü çamaşır yemek ne yapsın kadıncağız yine iyiysem kalkıp bişeyler yapıyorum toz alıyorum etrafı topluyorum yaa halbuki yazın annem hiç yoktu her şeyi ben tek başıma yapmıştım çok güzel yemek yaparım bu arada ama işte ah şu ameliyat..neyse allahtan toparlanıyorum..
  Tek düşüncem ne biliyomusun blog çok salaksın deme nolur ama karnımdaki ameliyat izleriyle o çok sevdiğim bikinilerimi nasıl giyicem?ameliyatım kapalıydı yinede üst tarafta bir iz karın deliğimin altında küçük başka bir kesik izi bide yan tarafta iki küçük delik izi var off dövme desem olmaz adam hayatta yapamaz kan gölüne döner ortam minicik kesiğim bile 5 dk dinmeden kanıyor geçici dövme ne kadar kalır ki acaba?mayo giyicem heralde ayy haksızlık yaaa hiç sevmem ki ben mayoyu..öfff safra kesesi diye bir organ bence baştan hiç olmamalı çoğu insanın başına bela zaten..çok komik bişey söyliyim mi benim pandişimde de safra kesesi taşı var yani o da ameliyat olucak nisan gibi millet sahilde bunlar tarikat mı filan diyecek bizim yaşımızda bu çok normal değil çünkü..genelde 40 yaşın üstü ama biz böyle bir karı kocayız işte tencere-kapak..
    Evlilik güzel bişey bence..Doğru insanı bulduğuna eminse insan hiç tereddüt etmemeli..yalan o evlilik kurumuna inanmıyorum doğru değil filan sözleri..kolay değil elbet ama bir insanla tek bütün gibi hissetmenin verdiği o hiç yalnız olmama duygusu muhteşem..

5 Ocak 2011 Çarşamba

Çatal:)

   ne yapalım dalga geçmezsek bu hastalık doktor halleri çekilmez olur..gülünecek bir sürü şey buluyosunuz zamanla.bugün çok da sık gitmediğim bir bölümün doktoruna gittim,tabi tüm sistemler arızalanınca üreme faktörleri de değişiyor..neyse gittik çatala mecburi çıktık kısaca:)valla bu benim ablamın lafıdır 2 çocuğu var kadının mecburen onda bu haller daha çok..ama çatal çok komik ya, kadın doğumdaki mecburi olay hani çıkıyosunuz açıyosunuz bacakları işte öff hoş bişey değil de elimiz mahkum..tabi kadıncağız ilaç içemezsin sana bir şey veremem zaten karaciğerinin durumu malum bazı şeyleri yapmaman gerektiğini biliyosun mesela doğum gibi dedi..nasıl doğal bir cümle değil mi?haa bu arada senin çocuğun olamaz bunu da söyliyim diyo 31 yaşında 3 yıllık pardon 2.5:)evli kadına..ama ben alıştığım için hııı dedim sadece hııı..
   ilk duyduğumda görmeliydin blog durmaksızın ağladım o hastane koridorlarında sonra evde ve her yerde..şimdi ammaaan diyorum herkesin var benim olmasa da olur yaşamaya bak işte..doğursan nolacak her an ipin ucundasın bırakıp gidersen daha vahim..neyse yaa..
   valla oradan yani tıp merkezinden eve yürüyebildim aaa süperim valla iyileştim herhal dedim bide yolda aşeren kadınlar gibi canım en abuk subuk şeyleri istedi ki yemeğin ızdırap olduğu ben..aa tabi bilmiyosun insanlar nasıl yaşamaya mahkum oluyo anlatayım..mesela ben hayatım boyunca bi daha içki içemeyeceğim öyle azıcık bir bira filan da değil hiç hemde hiç içmemeliyim halihazırda siroz benzeri bi durumdayım karaciğerimin damarları tıkalı bu arada hastalığım yani en önemlisi budur yani:)sonra tuz yok hiç hemde hiç çünkü karaciğer yetersizliği çekiyorsanız ve tuzlu şeyler yerseniz karnınızdaki sıvı büyüyor büyüyor sonunda doğurmadan 9 aylık hamile oluyorsunuz..son hastaneye yatışımda akıllı doktorlarımdan biri koridorun bi ucundan şöyle bağırdı  'hey Milena naptın doğurdun mu oğlanı?!!!!' ben de dedim ki'yok inatçı babasına çekmiş bi türlü çıkmak istemiyo!!'tabi tüm hastalar ve hemşireler  koptu gitti o an..
  Konudan konuya atlıyorum valla neyse işte cips asla yok mesela pop corn da öyle ki en çok bu koydu benim gibi bi sinemakoliğe..sonra çok şekerli şeyler yok kızartma asla yok bide bazı yeşil şeyler hayatıma devam ettirmek için almamın şart olduğu kan sulandırıcımla etkileştiği için yasak..hayata bakın di mi ama valla ben böyle yaşıyorum tuzsuz şeyleri keşfediyorum özel hazırlattırıyorum her ne kadar türkiye hastalara aşırı duyarsız bir ülkede olsa bir şeyler buluyorum,hatta pandişle açık büfesi olan yerlere tatile bile gidiyorum ki adamlara hayatı zindan edeyim..bu diyet büfe niye böyle bana alkolsüz meyve kokteyli yapın yok bu ekşi yok bu çok tatlı adamlar deliriyor ama napayım herkesin tatil hakkı da var 5 yıldızı kara kaşınız hatrına almadınız heralde..
   3 yıl önceki halimi görseydiniz bir de öyle her gün içmezdim ama içtim mi hakkını verirdim iddia da çok adam yenmişliğim vardır içersin içemezsin ve hep kazanırdım her şeyi rakı,viski.tekila,votka ama en çok şarap kısaca ayırmadan içebilirdim vede çok çok yerdim hele de tatlıları.(hıı karaciğerime olanların nedeni altta yatan kan pıhtılaşması hastalığımdır yemiş içmiş hastalanmış deme aman).kilolarıma takıktım ama nerdeee boğazım durmuyordu ki o 1 ayda ilk yatışımda 10 kilo verdim şimdi 5 kilo daha zayıfım 15 kilo yani..minicik bişeysin diyolar filan böyle mağazalarda bakınıyorum hala kim o minik diye adapte olamıyorum bi türlü..biz pandişle anladığınız gibi ben hastaneden çıkar çıkmaz düğün hazırlığına girdik tarihi öne aldık bu sevimli tatlı adam dediki seninle olucam hep ve daha hızlı iyileşeceksin görürsün..4 ayda hazırdı her şey ben 2.kere yattım çıktım hastaneye hep yorgun fazla dolaşamadan yaptık yine de her şeyi evren bize yardım etti..gelinliğimse çok komikti ilk gittik kadın ölçüyü aldı karın şiş tabi 2.provada (hastaneden yalvara yakara ya gelinlik provam var azad edin beni diye zorla çıktıktan sonra )terzi ooo bu imkansız ölçünü kim aldı senin yarı yarıya küçülmüşsün dedi..3.de gelinliği almaya gittik bir giydim aaa yine beli kocaman, kadın aaa bak bu son daraltışım düğüne kadar bol bol ye dedi..
   ne tuhaftır hayatı boyunca kilo vermeye çalışan isveç rejimi hatta günde 2 öğün sadece abuk sabuk karışım içerek yaşayan ben son senelerde kilo alayım diye uğraşırken buldum kendimi..çünkü bana zayıflık gitmiyor suratım el kadar kalıyor çok sevdiğim uzuvlarım küçülüyo ama o koca midemsi karınımsı şey zaten bebeklğimden beri orada bi türlü gitmiyo bide sıvı olunca ooo artık çok komiğim yani..
   şu anda kendimi seviyorum yine de şirinim sanırım:)bugün pembe üstünde pati izleri olan yakasında kolunda beyaz kürkleri olan sabahlık gibi bir şey aldım çok şeker ya görmeniz lazım..Neyna(annem ve en yakın dostum olur kendisi)dediki evde giyiceğin şey için pahalı değil mi haydaa anne dedim yav en önemlisi ev çünkü ben dışarı çıkmıyorum ki..çalışmıyorum,ee arkadaş yok doktorlarım da öyle çok defile görmek ister gibi durmuyorlar o yüzden en mühimi ev ve evde iyi hissetmem..kısaca iyi bir gün oldu..
  Bi de biliyomusun blog sana yazmak bana çok çok iyi geldi yepyeni bir heyecan bir paylaşma isteği doğdu gece rüyamda bile seni gördüm öyle hoşuma gitmişsin demek..gerçi insanlar nasıl öyle güzel hale getiriyorlar resimler filan koyuyorlar ben keşfedemedim gerideyim ama olsun yazılarım var işte..
kısaca seni seviyorum blog..

başlangıç..

      Garip..burada olmak,kaybettiğim benin 3 yıl sonra ilk kez yalnız ilk kez cesaret ederek bir şeyler yapması beni bile şaşırttı..her şey çok sevdiğim o muhteşem blogları keşfetmemle başladı(şu an çok acemiyim ilerde vereceğim isimlerini elbet)onları takip etmek,her gün acaba bugün yazdılar mı diye düşünmek bile renksiz hayatımı şenlendirdi biraz..bir tanıdık sen de yap insan rahatlıyor dedi ama beni kim okur kim bişeyler paylaşır ki diye düşündüm..baktım ki yazıyla sözle duman işaretiyle ne bileyim hiç farketmez açılmazsam eğer patlayacağım sonunda ve böyle başladı bu yolculuk..ne çok şey var aslında yazacak bir taraftan ne yazacağım ki derken bir taraftan baktım ki çok farklı olacak benim blogum..çünkü genelde bloglarda gördüğümüz gibi bugün şuraya gittim,şu barda dansettim,şu adama aşık oldum filan gibi heyecanlı bir durumum yok..Eskiden vardı çok çok canlı bir hayat bir sürü arkadaş,eve giremeyen ben,bitmeyen telefon konuşmalarım..
     3 yıl önce bende sizin gibi işi olan,işe giden,hemde o işi çok seven,akşamları hep yapılacak bi şeyleri olan biriydim..bir günde her şey değişti..o gün ateşle acil servise gittim o gecenin sabahı hastaneye yattım hala anlamamıştım ne olduğunu tek bildiğim çektiğim acıydı..sonra anladım ki ölüyorum..ne gariptir o olay allah yaşatmasın ama yaşamayan ne bilsin..tüm akrabaların bir anda başında biter neredeyseler gelirler son kez görmek için belki vedalaşmak için..sen de salakça bir sevinç duyarsın onları gördüğün için kendini hiç yalnız hissetmezsin oysa onlar evdeki çocuklarını düşünüyorlardır, bırakıp geldikleri sevgililerini ,akşama ne yiyeceklerini..üzülseler bile hayat sürüyordur sürmelidir de biten tek sizinkidir.
     İşte böyle bir ortamda müthiş doktorum iyinin iyisi  Dr.Smile annem ve babama yapacak hiç bir şey yok nakil olmaz ameliyat yaparsak da ölecek tek çaremiz beklemek..lütfen kızınızın yanında olun demiş..kısaca 28 yaşındaki kızınız gidiyor tıp çaresiz allaha dua edin..annemin o koridorda neler yaptığını tüm hastanenin çığlıklarından ayağa kalktığını çok sonra öğrendim..benim yanıma gülümseyerek geldi hep geçecek yeneceksin dedi..o 1 ay evet 1 ay yattım hastanede neler yaşadığımı anlatmam çok zor..ailemin ve dünya şekeri pandiş nişanlımın (yaa insan nişanlısına panda dermi demeyin ama cidden öyle kocaman yumuşacık yanakları var:)desteğiyle ölümden döndüm mucize oldu ve kurtuldum..
     Oh çok şükür diyosun blog ama orada bitseydi keşke..3 yıl oldu bu hastalığın altında yatan başka bir hastalık bulundu zaten çocukluğumdan beri yaşadığım sıradan bişey gibi görünen kansızlık çok ağırlaştı..ve ben yavaş yavaş o neşeli lay lay lom zamanlarımda yanımda olan sözde dostlarımı yakınlarımı sildim hayatımdan onlar da beni çok istemedi elbet..işe dönemedim imkansızdı fazlasıyla hastayım bunun için zaten hastane yakında kadroya alır beni diye düşünüyorum gedikli müşterisiyim o 1 aydan sonra 3 kez daha yattım bu 3 yıl içinde onun haricinde de 15 günde bir gidiyorum zaten bir sürü doktorum ve hepsinin kontrolü var..
     işte bu sıkıcı hayat benimki ama bakmayın böyle hüzünlendiğime genel anlamda esprili ve gülümseyen bir insanım ben hastanede bile hep güldüm hayatı bırakmadım şu andada zor günler geçiriyorum ama bu hayatın içinden bişeyler buluyorum hep gülecek işin aslı hayatı seviyorum yaşamayı da helede yaz olursa..
neyse ya bugünlük yeter bi yere gitmiyosun ya bol booooool zamanımız var doktorlar hariç bide kocam(hımm pandiş kocam oldu bu arada 2.5 yıl önce)sana bol bol yazarım blog..hasta insanım yoruldum:)